Ne çabuk birikti herşey, anlatmak zamanı geldi anlaşılan.. Nedense köşelerini kaybeden aklımdan, geçemiyorum bu sığlıkta.. İntihar kurgusuna alışan bir yüreği topluyorum sokaklardan. Lime lime edilmiş birçok hüzün var tanımlayamadığım. Çocuk uykuları gibi gözyaşı döküyor yalnızlık. Bana sorulan, en erken sabahı biliyorum, hiçbir acı çekmemiş yüzlerin sakladığı suskunluğundan. Sanki birileri, ben olduğumu biliyormuşcasına korkuyor dokunmaktan.
Nereye kadar kaçacak bu aklım bilmiyorum. Şimdi mevsimlerin efsunlu yüzü karşımda. Gündüzün yağmurundan çok farklı gecelerin ıslaklığı.. Artık boşyere ıslanmıyorum.. Okuduğum satırlar kimseyi anlatmıyor ne yazık.
Bir ucunda yasal düzenlemelerini deşiyor bu yalnızlık. Daha kapsamlı, daha kalabalık.. Sadece intiharı suçluyor her ölüm.. Ah ki, zaman.. Dilim döndüğünce yazıyorum sana.. Herşey konuşuldu mu yüzyüze.. Yetmedi, yazıldı mı bir kenara..
Çirkin doğdum ben aklımdan sana.. Neyimiz kaldı saklanacak.. Bulamam.. Hergün bağıra çağıra yol alır ayaklarımız.. Yoksa muammalı bir bekleyiş mi duvarlar, ne kadar solgun, ne kadar kırgın bir yüz büyütürse ardında.. Dönülmez umuttan, bilirim, hiçbir şekilde yüreksiz../Kalamaz derken yüreğim.. Bugün gibi yarında..
Yanlış basılan ziller uyandırdı beni uykulardan..İnadına bu hafıza..özrü geçersiz kılsan şimdi, geçerli mi yerini kaybeden kelimeler..Sanmam.. Dağılmışım bir kere bu yanlışlıktan..Biraz daha yalnızlık yerine..Ne kadar zorlasam kendimi.. Yine de ağlayamam..
Zaman torbasında, bayat bir ekmek gibi, ufalanır yokluğum..Sonra kuşları gelir mi yine dersin..Aç açık kanat çırparak rüzgarına kentin.. Ustam öyle söyledi.. ‘Her ölüm, geç kalınmış bir intihardır gökyüzüne..itirafsız..’..Susarım..
Mühürlenmiş kundaklarda büyüyen bir yürekmiş aslında aşk.. dedikleri.. anlamı sende kalsın yalanından.. Şimdi herşey bir yana, üzerime giyinen yasallığımın peşindeyim.. Bu inorganik bağla formüllendiğim kentte..Çözülemiyorum sana..Bu beyazlıktan.. Ne çabuk tüketildi herşey..