Yağmur İle İnsan

Bütün yağmurlu havalar böyle değildir elbet. Öyle havalar vardır ki... Bir köşesinde güneş, bir köşesinde beyaz bulutlar. Şarkı söyleyerek bırakırlar yağmurlarını. Dans ederek yere konar yağmurlar. Kat kat daireler çizer etrafına, bir, bir, bir damla daha

yazı resim

Yağmurlu bir havaydı. Kara bulutlar kasvet veriyordu insana. Kızgın bir ses basbas bağırıyordu. Keskin bir kılıç, gökle yer arasında savaş yapıyordu. Yere düşen damlalar, çamur deryaları oluşturuyordu. İnsanın elini kolunu bağlıyor. Çalışmasına engel oluyordu. Kulağıma bir fısıltı:
"Git yat. Bu havada iş yapılmaz." diyordu.

Bütün yağmurlu havalar böyle değildir elbet. Öyle havalar vardır ki... Bir köşesinde güneş, bir köşesinde beyaz bulutlar. Şarkı söyleyerek bırakırlar yağmurlarını. Dans ederek yere konar yağmurlar. Kat kat daireler çizer etrafına, bir, bir, bir damla daha. Çıkmak, sevgilinizle el ele dolaşmak istersiniz. Konsun istersiniz beyaz kelebekler saçlarınıza. Kirpikleriniz ıslansın, ruhunuza süzülsün. Sonra bu muhteşam tablonun kurdelası, yedi renkli harikası, çıkar karşınıza... Koşmak istersiniz ona, koşup sarılmak.

İnsanlarda yağmurlu havalar gibi değil midir? Bazen hırçın hırçın yağarlar. Bağırırlar, çağırırlar... Bıçak gibi keserler yürekleri. Yakarlar, kül ederler taze filizleri...

Bazen de yeşertir, kök salmamış fidanları. Yumuşatır zalim yürekleri. Kederleri alır götürür. Damlaları göle, gölleri denize döndürür.

Her ikiside aynı insandır. Öyle bir insan ki bu! İsterse yakar kavurur. İsterse kavurmayı dondurur.

Başa Dön