Bir düş ekimidir aslında yalnızlık. İnsan yazar, insan çizer bir şeyler Ne bileyim ben işte, Bir anlam yüklemesidir mesela yağmur Camda tıpırdayan damlalara bakarsın şöyle uzun uzun Sadece akıp gidişlerini izliyorsan yalnızsındır Fakat o an aklına dizeler geliyorsa Bir nehir düşlersin O zaman başkadır
Bir yağmur yağsa da, beraber ıslansak
Ne bileyim, baktığın her yer, eğer onsuz düşlenemiyorsa, o an başkadır
Sensiz kelimesi canını acıtıyorsa, ve Onsuz içemiyorsan şarabını, zihnin okulda oturduğun sırada, tahtaya bakıp bir finansal tablo analizinden ziyade, o aşkın kronolojisini çıkarıyorsa, gittiğin arabanın camlarından geçip giden ışıkları ona götüren yol zannediyorsan, yanından ayıran yolların uzun-soluksuz çizgilerine bakıp bir güzel küfrediyorsan, bir mola yerinde, ona giderken kendince karanlıkta gülümsüyor, dönerken off dolu çekiyorsan sigarandan bir yudum, Ustayı dinleyip, şehrin kızıllaşan göğüne bakıp dalıyorsan o da bakıyor diye, bir müzik kutusunun tahta kapağına kazıyorsan düşlerini, saçlarını saklıyorsan o farkına varmadan, durmadan resimliyorsan onsuz olmayan hayallerini, ve güzel, çok güzel gözleri gözlerine değiyorsa binlerce kilometre uzaktan Başkadır O an başkadır
Bilirmisin, bir düş ekimidir aslında yalnızlık
Kelimelerin arasına gizlersin susuştuğun her sözceyi Zihnine kazırsın bir tınının her ritmini
Bir gün her şeyi çürütürken o an, yastığına başını koyduğunda, hala ve hala düş kurarsın ona dair Ve aklına yine dizeler gelir
Gitmekle gidilmiyor kiGitmekle gitmiş olamazsın; gönlün kalır, aklın kalır, anıların kalır
Sen düşleri kurarsın
Oysa bir yer altı ırmağıdır aşk Gizli ve duru akan Yağmurlarla beslenen
Bir gün bir deprem olur Ve aşk yatak değiştirir
Bir masal yaratmak ister oysa insan Kendinden sakınır Kendinden gider oysa tüm sular Bir nehir olur, bir çavlana ulaşır
Oysa bilirim nehirler de tükenir, nehirler kurur Yahut ayrılır yolları bir ufuk çizgisinin ıssızlığında
Yazarsın. Durmadan yazarsın bişeyler Dünyaya anlatmak için delirebilirsin Bir masalda, bir nehir belki de asla hiç kullanılmaz cümle içinde
Ve bilirsin, her masal mutlu sonla biter genellikle Oysa o masalın sonu mutsuzdur O nehrin tükenişi gibi
Bir masal yaratmak istersin oysa Bir bulutun yanından geçerken, bir vitrinin camından yansırken, uzak şehirlerin harelenen ışıklarını gözlerine çarpıştırırken, bir denizi bir halı gibi kaldırırken havaya, bir tepenin yalnızlığını yaşarken, ve bir kaldırıma oturup elinde birayla sevdiğini haykırırken
Bilmem bilir misin?
Gözbebeği, yaşantının ağır sarsıntılarını hücrelerine kaydeder, Retina üzerinde mutlaka bir iz bulunabilir.
Bu bilimsel olarak kanıtlanmış bir gerçekliktir
Ve bilirsin ki, gözbebeklerin lekelerle dolu
Bir nehrin tükenişini uzaktan izledin çünkü Körleşirken farkına varamadın
Rüzgarsızdı hava Bir tepenin burcunda yalnızlığınla oturdun bir zaman
Nehrin yüzeyine güneş vuruyordu Oysa nerden bilebilirdin, yönünü bilmezsen güneşin doğuşunun ve batışının aynı kareye sığacağını
Ve susarsın yeniden susarsın O pencerede o yağmur damlalarının süzülüşüne takılır gözlerin
Ve sadece bir cümledir zihnindeki duvarlara çarpıp duran:
- Öyle güzel gidiyordun ki, kıyamadım durdurmaya