Düş Evreninde Travma Tespiti

İçinde bir çığlık susar

yazı resim

Yazmak mutsuzluktur diyordu usta

Oysa mutlu eder, biliyorum

Bazen sözcükler damağına yapışır, nefes almaya çalışırsın

İçinde bir çığlık susar

İnsan bazen diner, uyur, kemikleşir

Oysa ne çok anlattın değil mi? Ağzında sözcükleri çağlata çağlata

Hiç görmediğin insanlara, hiç bilmediğin şehirlerde anlatmak isterdin

Kahkahaları avucunda biriktirirdin, yeri gelince kullanmak için değil mi?

Dilin hep ıslaktı oysa, biliyorum

İnsan yazmalı Gezegenin bir yerinden hayata tutunmak için belki

Ve oysa şimdi, gece bir sfenks gibi karşında dururken, altından taşları çekiştiriyorsun karanlığın değil mi?

Çünkü; bilirsin her insan bir yalancıdır ve her gece, birer sorgu odasıdır

‎Ağaçları yararak geçiyordu düş. Demin geçti burdan, gecenin ortasından

Düş evrenin sarsılırken, yazarsın sen

Çünkü, kayıtları sağlam tutulmalıdır hayatın

Tekerrür hazırlığı böyle bişeydir

Çünkü; düşler ve hayat birbirini tutmayan imzalar gibidir, biliyorum

Bir aşka yapılan teşebbüs, intihar mektubudur belki mesela

Terkedilmiş binalar gibidir kalbin oysa

Hani filmlerdeki gibi bir elveda sahnesi bıraksaydın keşke

Sen ise bir cinayet romanındaki seri katilin suretine bürünüp kaçmayı seçtin

Ve bana kalan, bir otopsi, bir de yakın mesafeden, susturucuyla ateşlenmiş uzun hikaye bir keşke

Bir serüvencisindir şimdi, gecenin orta yerinde

Kendini tuvalete gidip geliyorum diyenleri beklerken hesabı almış, ödemiş gibi hissetmen bundandır

Yüzünün bir kenarında, kırıntıları kalmış sabah simitlerini ellerinle el çabukluğuyla ötelerken, öte yanda kalan ağız dolusu küfürlerin farkında bile değilsindir

Değiliz

Diyordu ki şair;

ömrümüz ayrılıklar toplamıdır, yarım kalan bir şiir belki de

İşte demem o ki; ilkokul müsamerelerindeki şiirlerde bırakmıştın belki aklını

Oysa görülen şu ki; hayat başlanamamış şiirlerden ibaret

Ve gece, hala soğuk Soğuk yüzlü

Her düş akıp giderken harelenen gökyüzünün kızıllığında, garsona siparişi duyuramadığımız haldeyiz, yine

Zaman kusar hayal kırıklarını, biliyorsun değil mi?

Kopardığın herşeye hâla kanıyorum biliyor musun?

Çocukken çektiğimiz tek acı, bisikletten düşmekti belki

Düştün

Düş-tün

Bir daha

Sonra bir daha

Ve bir daha

Dizlerine bak!

Hala yürüyebiliyorsun

Başa Dön