Sözgelimi, bir uykuya hazırlanıyorsun, perdesini aralıyorsun o an yanındaki pencerenin. Ay ışığı vuruyor yüzüne. Beyazlığa dalıyorsun bi süre. Sonra gözlerin duruyor öyle beyaz Hep beyaz
Bir sonraki güneş, bir öncekinden daha aydınlık olsun istiyorsun Bir sonraki gün daha yavaş dün dediğinden
Böyle; bilmediğin, duymadığın şehirlerin, hiç hissetmediğin iklimlerinde koşturuyorsun bi süre
Düş bu ya; bakıyorsun gökyüzünün orta yerine Engin bulutların, dingin maviliğine
Sonra bir yeşil buluşuyor avuçlarında, bakıyorsun: yeşil
Kulaklarından süzülüyor rüzgar Sen koşuyorsun hala, ve durmadan
Ansızın, selam veriyor güneş, yarılıyor dağ, susuyor kargalar
Sen koş diye, daha da hızla
Bir uçurumun kıyısında bağırıyorsun.
Son ses
Sonra her şey kararıyor. Kulağında gurultular
Bakıyorsun siyah, hep siyah
Hadi uyan!
Bir gece irkilir uyanırsan, karnındaki boşluğun acısıyla; unutma, en çok zihninin yakasında asılı kalan ellerin üşür, bilirim
Sonrası siyah, hep siyah
Geceleri bakma pencereden, ay vurabilir tükettiğin düşlerine
Düş bu ya, bakıyorsun gökyüzünün orta yerine
Bulut siyah, gök siyah
Hadi uyan!