TASVİR-İ FÂTIMÂ
Bostân-ı Âl-i İmrân, zikretse Zehrâsı'nı
Ağlar kamu kâmurân, fikretse nefhâsını
Bûhur-u Meryem ile, nûş ederken melekler
Fâtımâ remzi ile, cûşa gelmiş felekler
Âsîye'nin alnında, Betûl yıldızı vardı
Fir'avn'ın sarayında, Süreyya izi vardı
Nemrud'un âteşini, söndüren suyun adı
İbrâhîm'e gül olan, göz yaşının soyadı
İsmâil'in anası, ayağın çöle vurdu
Kevserî marifetle adını Zemzem koydu
Hatice'ye müjdeler, Beytullah kızı doğdu
Kehkeşanlar tahtında, Zühre yıldızı doğdu
Sanırsın zerafette ilahî nakış idi
İri siyah gözleri, nûrânî bakış idi
Sâkin, yavaş konuşur, sözleri inci idi
Tasvîr-i hal ne mümkün, sanki bir inci idi
İtret-i Mustafâ'nın, emsâl-i cismi idi
Fıtrat-ı Enbiyâ'nın, temsilî resmi idi
Ehl-i Beyt Dergâhı'nın gün görmeyen güneşi
İstemezdi dünyayı, babasının bir eşi
Sultân-ı Enbiyâ ki, kıyâm ederdi O'na
Cibril dahî imrenir, selâm ederdi O'na
Sırr-ı "Nefsin vahide", Fâtımâ'da cem olur
İrfân ile zikretsem, gündüzler gecem olur
Veysel Hocam hatır et, dâimâ ve dâimâ
Ne söylesen söz yetmez, Fâtımâ'dır Fâtımâ
Veysel Menekşe
13-Ekim-1996