Delikanlı camekândan biraz daha nefret etti o gece, zaten hiçbir zaman o devasa camekânı ve harikulade manzarası olan balkonunu sevememişti. Odasına her giren ilk olarak kapının karşındaki camekâna yönelir ve bir medet kendisini manzarayı izlemekten alıkoyamazdı. Oysa odasında daha önemli şeyler olduğuna inanırdı delikanlı. Mesela camekânın tam karşısında, kapının yanındaki duvarda asılı olan kendi yaptığı tam 19 tane irili ufaklı tablolar vardı. Bütün yıl boyunca yaptığı tabloları görücüye çıkarır, içlerinden en beğenileni getirir duvarına asar diğerlerini de hediye olarak çevresine dağıtırdı. İlk profesyonel tablosunu 5 yaşındayken yapmıştı ve bu tablosuna “Verandada Dinlediğimiz Vedantalar” adını vermişti. Onca yıl isimsiz bir kahraman gibi yaşayan bu tablosuna, bu ismi henüz yeni vermişti. Tablo tema olarak Krishna’nın, Michelle ile kendisine anlattığı hikâyelerden bir kesit olarak yorumlanabilirdi.
Bu tabloya ne zaman baksa Michelle ve Krishna’yı anımsıyordu. İçi parçalanıyor, oturup saatlerce ağlıyordu. Krishna, Michelle ve T-wise’in dadısıydı. İki kardeş dadılarını o kadar çok seviyorlardı ki, onsuz hiçbir yere gitmiyorlar, ondan öpücük almadan uyumuyorlardı bile. Ama bir gün olan olmuştu, Krishna evden bavulunu toplamış, ardında hüzünleri dağıtıp gitmişti. Bu gidişinin sebebi Michelle’in zamansız gitmesiydi. Küçük Michelle’in gitmesinin sebebi ise…
T-wise, kapıya kafasını ardı adına vurmaya başladı, hücrelerini parçalamak istercesineydi. Ne zaman Michelle’den söz açılsa kendisine öyle çok eziyet ederdi ki İsa’ya edilen işkenceler mevzu bahis bile olamazdı. Delikanlıyı o halde kim görse içinden dikenli teller çekiliyormuş gibi olur, kendinden geçerlerdi.
Verandalara kan düşerdi, ne zaman anımsasa vedantaları…
Tanrı'yı Ağlatan Fahişe (5. Bölüm)
Ne mutlu suçsuz bakire dostları unutulan dünyada dünyanın unuttuğu...