Susamamak

-Gerçekten orada karanlıkta durdun mu? -Bilmem belkide durduğumu sandım. Mutsuzluğumuzun Kışı John Steinbeck

yazı resimYZ

Bulutlu rüyalar seyrindeydik. Her an kopup küçük yuvamızı parça parça

edecek bir fırtınanın varlığından çekiniyorduk. Mutsuzluğumuzun Kışı

romanındaki gibi her sabah işe gidiyor, her akşam eve geliyor ve neyi

özlediğimi bilmeden özlüyordum. Steinbeck'e bayılırım bilirsin.

Şehrin bütün güzel insanları gibi bir susma oyunu oynuyorduk. Bir, iki, üç

tıp!Gerçek hayatın oyundan tek farkı mimiklerimiz bizi ele verince gülmüyor,

ağlıyorduk. Hayata yenildiğimiz belli olmasın diye bunu gizli gizli

yapıyorduk. Haber bültenlerinde ve medyada yer alan bütün o kötü şeyler

bizim başımıza gelmeyecekmiş gibi davranıyorduk. Biz şanslı olanlardık.

Bizi sıcak tuttuğu sürece bu küçük yuva için fedakarlık yapacak ve sadakat

gösterecektik.

Ama hayat çoktan bizi biryerlerimizden yaralamıştı. Biz sadece yaralarımızı

gizliyorduk birbirimizden ve herkesten. Çünkü bir kez yaralı olduğumuz

anlaşılırsa, kanın kokusunu alan köpekbalığı gibi hayat gelip bizi

yokedecekti. Oysa hayatın susma oyununda yenemeyeceği kimse yoktu.

Aslında önemli olan yaralı olduğunu sezdirmemek değildi, yaralı olduğunu

kabul etmemekti.

Böylece ne kadar yaralanırsak yaralanalım güçlü gözükebilir, çocukları

dünyanın güzel bir yer olduğuna ikna edebilirdik. Sanatçılar gibi hayal

etmekten, güzel cümleler kurmaktan vazgeçmemeliydik. Ama işte hayatın

karanlığı yüzlerimize, cümlelerimize vuruyordu.

Böylece hayal kurmaktanda vazgeçtik. Hayal kırıklıklarını gizlemek en zor

olanıydı çünkü. Geriye birtek çocuklara söylediğimiz yalanlar kaldı sevgilim.

Bu gece herkes uyuduğunda beni dudaklarımdan ilk kez öptüğün gibi öp ve

ilk kez herşeyi unutturduğun gibi unuttur. Bir tek kadınlığının çocuksu sesi

kalsın aklımda. Çünkü ben artık susamıyorum.

Başa Dön