Şuh vadesinde, pus oldu
Tedarikliyim eskimeyen aşktan
Hüzün buladım/topladım kar/damla ve aşk
Tedarikliyim bu yüzden/bakma yüzüme/ey matem
Damıtılmış acılardan geldim yüreğimin kâvi sesleriyle
Bir seyyah besteledi ramazan kandilleriyle yolculuğumu
Almadı kitabeler, matemin noksan tenzihinde…
Bir düş, bir görkem, şuh vadesidir aslına dokunan
Dilbeste tutuşlarda, yangından, arzdan
Siyah benekli tayların koşum takımlarıyla
Rüzgârı yakalamak adına, üşümek, üşümek…
Sonra alaz sebebimi gözlerinde görmeliyim
Isınmak adına yaktığım şiirlerimle
Defterimin kabından sızan kanın
İçimde biriken hararetini sindirerek
Isınmalıyım sevdiceğim.
Vadesi dolmuş savaşlardan…
Çiziktirdiğin elinde izlerin izbe bir cani hükmünce
Lime lime ediyor bütün hasretliğimi, daha üşüyorum
Üşümek adına kan akıtmak neden, savaşlardan sonra…
Oysa barış güvercini göklerde/zeytin dalını arıyordu.
Her çizikte can vermiş seferliğim yollarda kıyama durur
Ölüm bestelerinde şair ölüşlerini sezerim üşümek ve de
Çizikler kan damlatır sefiri olurum yere düşen her damlanın
Durur, yere batar, canlanır ruhlar, sen anası olursun ölümlerin
Sessizlik yurdunda bedenim/ölümleri tutan olur.
Kaybolan siluetlerine sor bir de, hangi baharı talan ettiğimi…
Yazıp da sildiğim hayatları, kurduğum ölüm değerlerini
Ederini sor, pahasında geçer nefesleri,tut ve as, duvardaki yüzüme
Belkıs’ın hükmünde Süleyman eden sancıları:
Tahtı saltanat eden musalla taşını, eder durur, kan söyler.
Tutar bağrına sapladığı acıları. bir Ferhat bir Şirin;
İsmiyle müsemma mecnunu, leylasında bulur yazıyı.
Eski bir ahit, eski bir alaz, miadı ölümden beter vuslatı
Dirilten İsa hatrına, damlatma kanını...