neye benziyordu yüzleri
kaç darbede kesildi son nefesleri
bir çok iyi insan düşündüm
dününde, bugününde bembeyazdı izleri
hani yemene gidip de dönmeyenler vardı ya
ninemin titreyen ellerinde, kekeleyen dilindeydi yara
kil kokulu ak saçlarını tararken öğrendim
ölüm bir başka yakışmış onlara
ah şu zaman cellatları, her günde bir cinayet
bir nihayet oldu kapılarda
caddelerde arabalar yol verirken şehidine
kulaklarımı tıkıyorum siren seslerine
ahrazdan daha dilsiz, sağırdan daha sağır
anaların ak saçlarında kederi sayıyorum…
yaşam denen bu anaforda dostluğu arıyorum, yüreğim kar altında
kardeşliği arıyorum, martılar çığlık çığlığa
kuruyan kumsalındadır insanlık, uzak diyorlar o kıyıya
bir kuş uçamayan yavrusunu almıştı gagasına
bir karınca ekmek sürüklüyordu yuvasına
dereler ırmakları basarken bağrına
insanoğluna bakıyorum insanoğluna, etoburluğunda
hayat boyunca deviniyor kalabalıklar
nicedir bir tek amaca dönüştü düşleri
büyüdü istekleri
kapkara... para dolaşıyor şişen damarlarında
lanet ediyorum insanlığımıza, insanlıktan çıktığımıza
suçlunun kutladığı suçsuzluk törenleri gibi
söylenen yalan kadar, yapılan yanlışta acı verir insana
taştan insan diyorum bunlara, hepten
insandan taş
bir başka can koparırken siperden
daha çok sessizleşiyorum, daha çok
doğaya bakıyorum, asırlık çınarlara
sıra sıra servilere, dağların türküsünde haykırıyorum
ah bir heybetlenseler
doyumsuz, doyumsuzluğunda kusursuz
şu zavallılara bir tükürebilseler
Müsade Özdemir