umutsuzluk kadar sağır ve dilsiz
yakılmış ormanları düşün
bir kuşun yurtsuz kalışını
sahipsiz nehirlerin
boynu bükük akışını
ve sürüklendiğini yosunların
boğulası yaşadığını bir kuğunun
bulanık sularda
uzaklarda
soluğunla yumuşatmak
sabahın alacasındaki demir ayazını
asıldığın ağda kanayan ellerini
unutmuş çocuk olmak
her gün
her zaman ve mekanda
büyüyen bir anaforun
durmadan
döndüğünü etrafında
gözlerini çevirsen ışığa
güneş
doğmaya niyetli
ya da dalga sırtında gezinen
balıkçının silyon feneri
ölü gözü
silebilir misin damlaları
kirpiklerinde
balık pulu
iyot tuzu kokularıyla
kirli
yıkılırım
yıkılırım acımasızlığa
yatışmayan öfkelere
küçümseyen hain gözlere
yıkılırım
nefretle döllenenlere
olmadık yerde olmadık düşlere
ve üzülürüm
üzülürüm nefretle döllenmişlerin
esrik çırpınışlarına
üzülürüm
kuğunun kederine
çocuğun bereli ellerine
ama sağırım
dilsizim
Müsade Özdemir