Yılan ölüleri
Kurumuş otlar
Yosun tutmuş bir arkın
İçinde koşuyorum
Sudaki taşlar
Ayaklarımı kesiyor
Sonra
Siyah uzun saçlı bir kadının
Saçlarını kesiyor başka bir kadın
Makas seslerini hala duyabiliyorum
Yere düşen saçları topluyor
Küçük çocuk
Bir yağmur başlıyor
Gök kızıl
Yer kızıl
Durgun bir denizin karşısındayım
Az ötede
Keman çalıyor arkası dönük bir adam
Gözlerim kapalı
Denize giriyorum
Gözlerimi açtığımda
Bir asfaltın ortasında buluyorum kendimi
Az ötede sevdiğim adamı görüyorum
Bana el sallıyor
Yanına gitmek istiyorum
Gidemiyorum
Önümden kırmızı, büyük bir kamyon geçiyor
Sevdiğim adam yok oluyor
Bir bebek ağlıyor
Önümden bir tren geçiyor
Mevsimler sürekli değişiyor
Ve yılan ölüleri
Zehirli otlar
Yosun tutmuş ark
Sabah kadar tekrarlıyor
Aynı senaryolar
…uyanıyorum.
Çiğdem Taş
Yirmi/bir/Aralık/iki/bin/sekiz