Puhu

kaç kez estim yüzüne bilmem... yine geldi kondu elime.

yazı resim

sana yaralarımdan derlediğim bir paragraf okuyorum

en son hangi kabuğu kopardım sarı iltihaplı,

en son hangi kaldırıma vurdum diz kapağımı?

uçucu bir güzelliği var yağmurun, ıslanıyorum...

uçlarına saçlarının birer göz bırakıyorum

en son hangi puhuyu gördüler sevi,

en son hangi kanadına çarptı eli?

diplerine saçlarının kutsanmış zehir damlatıyorum...

konuşmaya öyle hevesli hızlanıyor dudaklarım

edebiyle zaman azaltıyor sesimi

fosforlu bakışıyla daraltıyor nefesimi

puhu, aynı taş kaldırımlarda, bıraktın, kırılıyorum...

Başa Dön