Malabsorbsiyon ve Metamfetamin

yazı resim

klozete oturup
anahtar deliğinden gelen ışığı izlemeye başladı.
anahtar deliği kendisinden sadece 30 cm. uzaklıktaydı
ve 30 cm. uzaklık bazen sonsuzluğu
ya da sonsözcüğü ifade edebilirdi.
son-söz, 30 cm.
bazen çok uzak olabilirdi.
bazen çıktığınız en uzun yolculuğu hatırlatabilirdi.
bu uzun yolculuklardan sıkılmış olmalı ki
dişlerini fırçalayarak zaman geçirebilceğini düşündü. turuncu renkteki diş fırçasını alıp
reklamlarından nefret ettiği halde aldığı
dandik diş macununu fırçasına sürdü.
zaman geçirebilmek.
zamana söz geçiremediği için biraz üzüldü.
aklına göz kulak olamadığı gibi.
ama zamanın bir şekilde geçecek olması
bu üzüntüyü
bilinçaltında sürekli içerek dans eden yaşlı bir travmaya çevirmeden önce kendisini toparladı.
aşağı sarkan çıplak bacaklarını izlerken
varlığının çapını merak etti.
içerden gelen öksürük sesine kulak verdi sonra.
anahtar deliğinden röntgenlediği ışık bir gölgeyle bölündü. kapının önünden biri geçmişti.

kapının önünden geçen gölgenin
her zaman beklediği beyaz mucize olduğuna inandı.
beyaz mucizelerin kırışıklıklara iyi geldiğini düşünürken, dümdüz olmuş bir akıldan seken kalbi heyecanla çarptı.

anahtar deliğinden sızan gölge
diş macunuyla buruşan küçük ağzından içeri girip gırtlağına bir yetim bıraktı.

ne zaman bağıracak olsa bir çocuk düşüreceğini hayal etti. kanı hayal etti.
kanın içinden çıkan kırmızı başlıklı bir öykü hayal etti.

musluktan akan suyu avuçlarken,
ellerindeki çizgilerin anlamlarını merak etti.
her çizginin bir anlamı olmasaydı
hayat boktan bir karalamaya dönmez miydi.
hayatın boktan bir karalama olduğundan emindi.
ellerindeki çizgilerin bir anlamı yoktu.
anlamsız bir avuç suyu ağzına doldurup
beynini çalkaladı.
sonra tükürdü.
ağzından bir köprü aktı.
o köprüden geçerek beyaz mucizesine gidecekti. bembeyaz teninden dökülen
kuduz tüm adamları geride bırakarak,
ven damarından kalbine pompalanan kirli kan gibi
yere dökülmek için..

pantolonunu çekip bir süre daha tavanı izledi.
tavandan yayılan kırmızı ışığın
tuvaleti ne kadar seksi gösterdiğini düşündü.
seksle ilgili bir kaç şey düşündü.
dişlerini fırçalamıştı.
bugünlükte üstüne düşen herşeyi itinayla yerine getirmiş evcil bir hayvan gibi hissetti kendisini.
evcil bir hayat inşa ederken
zayıflayan bileklerinden kırdı zamanı.
masum.
mastürbasyon yapmak gibiydi.
sevmek ve alışmak.

kapıyı açıp kafasını ana uzattı.
koridor boştu.
kirli ışığında özenle sakladığı
herangi bir toz zerresi kadar değerli hissetti kendini.
ona göre en değerli şey toz zerreleriydi.

yavaşca başka bir odanın kapısına doğru ilerledi.
tertemiz dişlerinin verdiği özgüvenle kapıyı aralayarak içerdeki gölgeyi izledi.
içerdeki gölgeden dışlanmış tüm kadınlar geçip gitti ırkçı bir yalnızlık öldürüldü.
gölgenin gözleri göründü.

ses tonuna ateşli hastalıklar sığdıran bir karga gibi tünedi gölgenin omzuna.

dudaklarını aralamadan konuşmaya başladı.
"asansörlerden belli katlarda durduğu için nefret ediyorum" cümlesini alıp
biraz metamfetamin eşliğinde
duvardaki tabloyla çarpıştırsak,
o tabloda ki kadınlardan birinin kadehini kırmış gibi oluruz biliyosun değil mi dedi.

biliyorum" dedim..
kadehindeki ruj izini göstererek...

Başa Dön