Kum Gibi

Bir de bağırsam

yazı resimYZ

Uyuyor, uyanıyorsun. Gün başlayıp bitiyor. Eksik bir şeyler kalıyor, oturup düşünüyorsun. Aklın bir acayip, tahterevalli misali yukarı aşağı çıkıp inip duruyor. Cevabını yetiştiremediğin sorular festivali sanki. Bir tek havai fişek kaldı patlatılmadık. Huzur karaborsaya düşmüş, ahalinin anlayışı yok.

Yazmayıp arayı açınca tuhaf bir suçluluk duyuyorum. Lafı eğip bükmenin lüzumu yok, düpedüz sorumluluğu yerine getirmeme suçluluğu bu. İyi de, sorulmaz mı bunun gibi alanlarla ilgilenmek için huzur, keyif kaldı mı diye? Kalmadı. Maalesef.
Zorlama olmasın diye sessizlik seçilir. Memleketin hali belli ve önemli. İster istemez bu yola girilir.
Oradan buradan çirkin, yalan söylemler çıkar; akıl, mantık yorum yapma der. Farkında çünkü, anlamsız boş kışkırtmalar. Nefes alamıyorum oysa, kayalar yıkılır gibi üstüme. Yalanın, dümenin sonu gelmez, isyanım alev alev içimde. Susuyorum. Suskun kalıyorum. Umudum için. Susuyorum. Akıl sağlığım için.

Belki bu isyan için geç kalmışımdır, olsun, kime ne? Şöyle bir etrafa bakınıp derin düşünmenin hiç bir anlamı kalmadığını gördüm, lakin kabullenemiyorum. Zor olacak intibakım. Ya da olmayacak. Sıkıntı değil. Sorun şu ki içim acıyor. Nasıl bir sızıysa Çok çok yakınını kaybetmiş gibi hissediyorsun. Canın çığlık çığlığa acıyor. Bırak virütik hastalıkları, kanseri geç, ölümcül değil süründüren bir vicdan hastalığına tutulmuş gibisin.
Derin düşününce sorgularsın. Sorgulayınca isyan edersin. Buraya kadar tamam, anlaşılır bir durum.
Ya çözüm? Tedavi? Bir de bağırsam

eylül

Başa Dön