Hayat/zaman

An gelir, ölümü özlersin. Bilmediğin, kaçtığın, korktuğun ölümü. Özlediğini sanırsın; düşünmeden, tepkilerin, kalp kırıkların ile.. Hayat. An olur yaşamayı, an olur ölmeyi dilersin. Sonra, o anların içinden geçip gidersin. Usulca, sessizce, ölümsüz olursun

yazı resimYZ

Seni dahil eder kendine. Sormadan. Her şey ayarlanmış. Bir düzen var, isteğe aykırı. Sistemin içine düşmek, doğmak buysa, istekler geçersiz. Zaman, basamakları tek tek çıkılan merdiven. Bedenin yorulsa da o istemezse duramazsın.
Zaman bir ressam ise tuval sensin. Yaşadığın her an çizilir yüzüne. Unutmak üzere silinme vakti ayarlanır hatıraların. İçinde yittiğin bir sis olur Zaman

Uyanmayı beklersin.

Rüyalarını kaybettiğini anladığında ağır, suskun teslimiyete kendini bırakırsın.
Kelimelerin yetersizliğine, ifadelere sığmayan hislerine tutunup yok olmayı dilersin. Bir üşüme gelip yerleşir içine, gözyaşın bile yanağından soğuk süzülür ve sen ruhuna sımsıkı sarıldığında hıçkıra hıçkıra ağlayarak uyanırsın.
Hayat, yaşanan, yaşanılmayan tüm Anlar ile Zamanın içinde.

Hayat, okyanusta devasa bir dalga misali gelir. Boğulur tüm sevincin; yalnızlığına sığınırsın, miğferin, kutsal dokunulmazlığın olur.
Görünmez saatin tik tak sesinde salınır yüreğin, sanki tüm şarkılar sana yazılmış gibi, mutlusun. Küçücük ayrıntılar bile seni gülümsetir, kahkahalar attırır, vakitli vakitsiz. Yağmurda iliklerine kadar ıslanıp gökkuşağını bekler olursun. Kar ile örtünmüş sokaklarda yürüdüğünde her adım atışında çıkan gıcırtılı sesi bile özlersin. Oysa sen kış mevsimini hiç sevmezsin
Yalnızlığın üşümüş bedeninin sıcacık örtüsü, okyanusun ortasında güvenli ada, her daim seni terk etmeyen hayallerin olur.
Hayat ise; şımarık bir çocuk, talihsiz bir haber, meraklı bir komşu ziyareti ile ara sıra kendini hatırlatır. Zamansız, küstah ve yalnızlığa mağlup

eylül

Başa Dön