dünden kalma
avuçlarında bir damla gözyaşı
baktıkça sökülür yosun kokulu kirpiklerinden
söküldükçe dökülür damla damla
buğulanır kara düşlerin koynunda
ey gönlümün söz dinlemez yanı
ölü umutlar doğurmaktan bıkmadın mı
patlat çıbanı
dağılsın korkunun kalabalığı
sessizliğin çanlarıyla çekil kendine
hayat ucu ateşlenmiş bir fitildir
güvenme
güvenme bir daha
kızıl bir nar olup dökülme ellerine
gökyüzü giyinir kara çarşafını
güneş boğulur bulutun koynunda
yağar bir hüzzam makamı
akar kirpik kirpik eşiklere
akar kan ırmağı
cellat ritmiyle yiğitlenir kahramanlar
ölüm açar kara kanatlarını
ne çığlık durdurur
ne de gözyaşına bulanmış ağıtlar
şekli şemali kalır mı zamanın geçmişe bakıp ah çekince
acıları ıskalamadan kim durdurabilir feleğin çarkını
ödünç alınabilir mi bir yudum huzur
maskelerin altında saklanıyorsa
küfle besleniyorsa yaşam
sen tırmandığın yokuşun adını yalnızlık koy
kapat kapılarını, sil yanaklarındaki dudak izlerini
dök hüzünleri yüzüne
uykusuz gecelerin sabahında suskular yükle dudaklarına
yaşam yüklensin atmacanın suretini
tünesin çatına
varsın adın ölüm olsun
bırak tuttuğun yas yakışsın sana
bırak sönsün son ateş
çıksın fırtına
ağlama
bakma öyle masum masum
sakla kutsal olan ne varsa
sakla
Müsade Özdemir