Kimsesizler Mezarlığı 3. Sezon Bölüm 23

23.BÖLÜM: MAZİ

yazı resimYZ

Bazen bir yola çıkarsın, bir şey yapmak, bir nihayete varmak üzere. Her şey kafanda planlıdır, gidilecek her yol alternatifine, her engebeye bir planın vardır. Hakim olduğun yerde her şeyin istediğin gibi gideceğine de emin olursun, senin henüz düşünmediğin ne olabilir ve ne ters gidebilir ki?

Kimsesizler Mezarlığında kimsesizlerin hikâyelerini anlatmak isteyen metruk hayalet de bu düstur ile yola çıkmıştı, aynı bir zamanlar Vlad ın da bir düstur ile ortaya çıktığı gibi.

Hakim olmak

İnsanları kazıklara çakan, kanlarına ekmek banıp kadehlerden lıkır lıkır içen, işkence ettiği insanların etlerini çiğ çiğ yiyen ve mirası tarihe kara bir leke gibi çalınan bu iblis, Vlad

Her şeyi düşündüğünü, eylemlerinin kendisini mutlak başarıya götüreceğini düşünürken, şimdi canını kurtarmak için kaçıyordu.

1476 nın Bükreş ine Hoş Geldiniz Gençler

Ordusu dağıtılmış, kendi topraklarını yaka yaka işgalci güçlere işe yarar bir şey bırakmak istemeden kaçan Vlad köşeye kıstırılmıştı. Bir manastırın ancak kapısına kadar varabilmiş, orda bitap düşmüştü. Kimse yardımına gitmek niyetinde de değildi. Çünkü bu Voyvoda tarihin gördüğü en zalimi olmuştu.

Şimdi müstakbel katili elinde kılıcı ile üstüne doğru geliyordu. Tüm o azametli yaşam, özgürce psikopatlıklar, mezalim son bulmak üzereydi fedai bir akıncının elinden.

Seni Mehmet bizzat mı gönderdi? diye tısladı süründüğü yerden. Gömleğinin fırfırlı kolçağının altında bir bıçak hazırlıyordu.

Akıncı Bizzat gönderdi, seni alıp götüreceğim Vlad dedi.

Vlad birden durakladı. Demek ki her şeye rağmen çocukluk arkadaşı kan kardeşi ona kıymak istemiyordu. Umutsuzluk yerini minik de olsa bir ışığa, bir umuda bıraktı. Kolçağın altındaki bıçağa ulaşmaya çalışma çabasından vazgeçti.

Gülümsedi

Öyleyse gidelim akıncı, sana daha fazla zorluk çıkartmayacağım dedi.

Akıncı başıyla onaylar gibi bir hareket yapıp kılıcını savurdu. Yatağan havadaki nemin iki hidrojenle bir oksijenini bile ikiye keserek Vlad ın boynuna indi ve tek bir hamlede başı gövdeden ayırdı.

Şimşekler çaktı al gökyüzünde. Akıncı irkildi çıkan gürültüye ama üstünde de durmadı çok. Vlad ın kellesini saçlarından tutup kaldırdı ve yüzüne baktı, ölümün verdiği ifade tipini bir miktar değiştirmiş, çarpıtmıştı.

Peki Vlad ın lanetlenmiş ruhu?

Akıncı adamlarına talimatı verdi, anavatana dönmek için yol hazırlığını yaparken, adamları da Vlad ın bedenini ibreti alem için kazığa oturttu. Kazığın ucu makatından girip boğazından çıkana kadar sapladılar. Kesik başı ise Akıncı Sultan a götürmek üzere bir sandukaya kilitledi, yanına aldı.

O anavatana doğru dörtnala at sürdükçe Vlad ın hayaleti de kelleyle birlikte sürükleniyordu. O kafatasına esir olmuş ondan uzaklaşamaz bir halde atın arkasına bağlanmış ceset gibi kontrolsüz hareketlerle savrularak yolu kat ediyordu. Lanetlenmiş ruhunun gezindiği topraklarda ekinler zehirleniyor, topraklar çürüyor, içindeki ve üstündeki canlılar telef oluyordu.

Haber Vlad ın kesik başından çok önce güvercinlerle Sultan a iletilmişti. Sultan yine ibreti alem için kellenin şehirde dolaştırılmasını, Vlad ın yaptıklarından ötürü kin dolan halkın Sultan ın gücünü ve halklarına zalimlik edenden aldığı intikamın gösterilmesini buyurdu. Kelle dolaştırıldığı her yere kolay kolay temizlenmeyecek bir lanet bırakıyordu ama ne Sultan, ne de akıncı bunun farkında değildi.

En nihayetinde Akıncı Sultan ın huzuruna verilen görevi başarmış olmanın kıvancı ile çıktı. Sultan kesik başı görmek istedi.

Vlad ın hayaleti de oradaydı.

Kafası kesildiğinden beri ruhaniyeti tarifsiz ıstıraplar içindeydi. Kendisi kaybetmiş ve kahrolmuşken düşmanının kazanmış olmasını da kendine yediremiyordu. Önce topraklarını boyunduruk altından kurtarmak, sonra Sultan ı öldürmek ve sonra da kendisini çok geniş toprakların Voyvoda sı ilan etmek istemişti.

Olmadı

Mehmet bir zamanlar kardeşi gibi sevdiği adamın kesik başına baktı. Vlad ın açık gözleri manasını yitirmiş göz kapaklarının yarı açık yarı kapalı ardında görünüyordu. Sanki son gördüğündeki gibi kinle ona bakıyordu.

Bunu gömün bir yere, öyle bir yere ki öyle bir yere dedi Sultan tahtına geri otururken.

Benden bile gizli, herkesten gizli bir yere, sır olsun kahır olsun, def olsun gitsin dedi.

Kesik başa tekrar baktı. Kabrin olmayacak, gereksiz bedenin hakir gördüğün yaktığın yıktığın halkının kanıyla yıkadığın kendi topraklarında çürüyüp giderken zalim kellen bu hükmetmeyi hayal ettiğin topraklarda çürüyüp gidecek Tepeş, yazık seni kardeş bilmiş sevmiş idim. Dedi e bir el hareketi ile akıncıları gönderdi.

Yazık seni kardeş bilmiş, sevmiş idim dedi Vlad ın hayaleti kin ve öfke ile.

Akıncı tüm adamlarını azat edip kendisi gizli bir yere hiçbir sandukayla muhafaza etmeden, herhangi bir şeyi üstüne sarıp örtmeden, öylesine kazılmış, ama derin kazılmış bir kubura gömdü Vlad ın kellesini. Sonra da gidip de dönmeyeceği bir sefere doğru yola çıktı.

Gitti de dönmedi

Vlad ın hayaleti tepinse de, haykırsa da, ne ederse etse yine oracıkta kalakaldı, kellesinin gömülü olduğu bir ada parçasında ve orayı kuruttu melanetiyle.

Mahsur kalmıştı ve kimsesiz

Derler ki bedeni harap olsa da, ruhu hala ziyan etmeye devam edermiş, yaşayanlara olmasa da yaşamayanlara, kendi gibi bedeni ölüp ruh olarak kalanlara. Ölmeden önceki tüm çılgınlıkları lanetlenip huzura ermeyeceği şekilde gömüldüğü için öldükten sonra da aynı şekilde ruhuna yapışmış bir kızıl humma gibi.

Ama on yıllar yüz yıllar içinde ondan bile yıldı, etrafında yaşayan ya da ölü kimse kalmadı. Kalan ruhlarında çoktan enerjisini tüketmişti.

Pek sonra, beklenmedik bir zamanda ilk kez farklı bir şey oldu. Birisi onun o ruhları bile emip yok eden yıkıcılığına ihtiyaç duydu.

Kimsesizler mezarlığının metruk hayaleti

Başa Dön