İsmi seçilmiş anlamına gelen bir kişi olarak, seçilmek, başarılı olmak benim için önceden beri pek tatmin edici bir şey olmuştur.
Başkalarıyla yarışmak ve rekabet ise çok yakın olduğum konular değil. Benim hayatımdaki yarışma genellikle kendimle olan bir yarışma. Bir gün önceki günün üzerine bir şey koymuş olmak, bir santim de olsa biraz daha ilerlemiş olmak, kendini geçmek ve yokuş yukarı güle oynaya ilerlemeye devam edebilmek.
Bir yarışmada başkalarını geçmek değil, daha önce elde edemediğin bir noktaya ulaşmak benim için çok daha değerli. O yıl yaptığı en kötü dereceyle bir yarışmada birinci olan bir koşucu mutlu olmalı mı mesela? Sanmıyorum.
Peki kazanmak ve ödül? Hiçbir ödül kazanmanın kendisi kadar tatmin edici olamaz gibi geliyor bana. Çoğu yarışmada ödül zaten semboliktir. Nobel'i düşünün... Doğrudan verilen ödülün kendisinin ne kadar değeri var? Her ne kadar büyük bir miktar olsa da, Nobel'i kazanmış olmak o ödülün kendisiyle karşılaştırılamayacak kadar değerli bir kavram.
Yakınlarda kazandığım bir öykü yarışmasındaki durum da benim için böyle oldu. Ödülün kendisi önemli değil. Ama elde ettiğim derece, bilim kurgu alanında verdiğim ilk eserin beğeni topladığının bir göstergesi. Kendi maceramda büyük bir adım daha atmış oldum. Daha önemlisi, bu adım bana bundan sonraki atacağım adımların gücü, mesafesi konusunda seviye atlatmış oldu.
Ben, koşarım artık dostlar...