Irak operasyonu ile, ABD'nin bölge üzerindeki, kısa ve uzun vadeli tüm çıkar politikaları önündeki en büyük dirençlerden biri olan ''Irak Direnci'' şimdilik kırılmış görülüyor. Böylece ''Irak-İran-Suriye Direnç Üçgeni''nin en önemli kolu kırılmış oldu.
Irak direnç noktasını kaybeden Suriye ve özellikle İran; ABD ve İsrail'in hakimiyet çemberi içine iyice sokulmuş oldular. Saddam gibi bir 'kalkanı' kaybeden bu ülkeler, şimdi ABD ve onun kuklası İsrail'in tehdidine karşı daha da savunmasız ve çıplak kaldılar. Bekleyip göreceğiz, ABD bu iki ülke için sudan bahaneler aramaya çoktan başladı zaten. Yakın gelecekte Suriye ve İran üzerine, en azından birisine bir ABD Harekatı bekleyin derim ben...
Gelelim ''Irak Direnci''nin kırılmasıyla iyice tehdit çemberin içinde yer alan Suriye ve İran'ın bu durumunun Türkiye için doğurabileceği olası sonuçlara.
Türkiye'nin dünya siyasetinde sözünün geçmesinin ilk başlangıç noktasının, bölge üzerinden (özellikle Irak'tan) geçtiğini artık iyi biliyoruz. Kendi bölgesi üzerindeki siyasetlere pek müdahele edemeyen, müdahelesi, ''Emperyalist Blok''un çıkarları istikametindeki politikalara bağıntılı kalan bir Türkiye'nin, artık komşuları Irak-Suriye ve İran ile "ortak ve bölgesel çıkarlarda birleşme şansı'' kalmamıştır.Türkiye, bu günden itibaren bölge ülkeleriyle olan ilişkilerinde, tali politikalarda olmasa bile ana politikalarda, Emperyalist Blok'un kendisine biçtiği rolü oynamaktan öteye gidemeyecektir. Zaten ülkemizin Irak politikasında bunu açıkça yaşadık. İlk tezkerenin meclisten çıkmaması gibi bazı ''anayoldan çıkma''larımız, fazla birşey ifade edemeyecektir. Çünkü tüm yollar artık Bağdat'a değil, ABD'ye çıkmaktadır.
Uzun sözün özü, Türkiye de, Irak, Suriye ve İran'dan sonra bu çember içine girmiş, oynayacağı rolü belirlemiştir...
mustafa evci
YZ
