İlyas Halil

İlyas Halil’i Bütün Dünya Dergisi’yle tanıdım. O akıcı ve şiirsel anlatımını çok beğendim. Kaç zamandır kitaplarını arıyordum ama bir türlü bulamıyordum. Çoğu kişinin ismini bile duymadığı bir yazar, şairdir İlyas Halil. İki yıl önce “Dört Damla Bahar Yağmuru” adlı şiir kitabını okumuştum. Gerçekten de, bahar yağmuru kadar hızlı, berrak, su kadar şeffaftı şiirleri, bir nefes de bitiriverdim.

yazı resim

İlyas Halil’i Bütün Dünya Dergisi’yle tanıdım. O akıcı ve şiirsel anlatımını çok beğendim. Kaç zamandır kitaplarını arıyordum ama bir türlü bulamıyordum.

Çoğu kişinin ismini bile duymadığı bir yazar, şairdir İlyas Halil. İki yıl önce “Dört Damla Bahar Yağmuru” adlı şiir kitabını okumuştum. Gerçekten de, bahar yağmuru kadar hızlı, berrak, su kadar şeffaftı şiirleri, bir nefes de bitiriverdim.

Bir kaç gün önce de elime “Boyansın Ramazan” adlı öykü kitabı geçti. Sahafın birisinde gördüm, kitabı görünce gözlerim parladı, hemen aldım. Tek kelimeyle, harika bir kitap bu. Okurken hem güldüm, hem düşündüm. O berrak ve yumuşak anlatımıyla, beni aldı çocukluğumun geçtiği Toroslar’a götürüverdi.

Çok hızlı hareket ediyorsunuz İlyas Halil’in kitaplarında. Bir bakıyorsunuz Toroslar’dasınız, bir bakıyorsunuz Kanada’da. Işık hızıyla geziyorsunuz dünyayı.

Hele öykünün ilk başındaki şiirsel anlatımı gerçekten harika. İnsan bu kadar yumuşak ve duygulu kurgu yapabilir ancak.

Onun gibi yazamadığım için, kendi kendime çok kızıyorum doğrusu!

Okuduklarımdan anladığım kadarıyla, çok gezmiş görmüş, duygulu bir insan İlyas Halil. Öykülerinde dünyanın pek çok yerinden bahsediyor. Birinci öyküde Adanada, bir kahvede sıcak çayını yudumluyor. Bir kaç dakika sonra öbür öyküsüne geçince kendinizi, New York’da bir sokakta buluveriyorsunuz.

Kahramanları da anlattığı şehirler kadar zengin. Kimi zaman tepelerde dolaştığı, çocukluk arkadaşlarını anlatıyor kimi zamansa, odacı Hindistanlı Salam’ı.

O kadar güzel, açık ve iğneleyici bir anlatımı var ki yazarın, hem okuyor hem de düşünüyorsunuz. Tarafsız ve açık anlatımın, ne kadar da güzel olduğunun tadına varıyorsunuz.

En güzel tarafı da, öykülerinin bitişi. İnsan neye uğradığına şaşırıyor. Bitişler bu kadar güzel, net ve vurucumu olabilir mi? okudukça gülmekten kırılıp geçiyorsunuz. Hele bu kitabın bitişindeki en son öyküsü yok mu? Tek kelimeyle mükemmeldi…( Notre Dame, sayfa 126, Boyansin Ramazan )

Kitaba ismini veren Boyansin Ramazan bir çingene, ayakkabı boyacısı. Adamla olan ahbaplığını o kadar samimi ve dürüst anlatmış ki yazar, hem acıdım ona, hem de insanların kardeşliğini bir kez daha gördüm. Ne olursa olsun bütün insanlar kardeşti ve aynı duyguları paylaşıyordu.

İlyas Halil’in bu özelliği çok güzel. Kitaplarında, bütün insanları kucaklıyor. Maria, Salam, Agop vb bütün karakterlere yer veriyor. Ve onları öyle bir anlatıyor ki, sanki yan komşunuz gibi samimi oluyorsunuz.

Toplumun gerçeklerini, çarpıcı ve açık bir şekilde, mizah yeteneğini kullanarak anlatmasına da diyecek yok doğrusu…

Ehh! bu kadar sözden sonra ne denir?

Kalemine sağlıkkk İlyas Halil!!!

Başa Dön