Bir insana insan diye hitap etmek en büyük iltifattır. Biliyor musun sana iltifat bile edemiyorum?
Oysa ki geçmişimi çarmıha gerip sana kavuşmak için ne de mücadele vermiştim. Her şeyden uzaklaşmak için kaçtığım yerlerde aslında meydan muharebesine girmişim. Di’li geçmiş zamandan bahsediyoruz. Yarın; kaldı mazinin kırıklığında. Şimdi gel desen gelemem. Şimdi bir savaşa daha atılamam. Yaşlandık galiba, kalbim kaldırmıyor artık. Bu rüya böylece bitmemeliydi.
Meğer ne de boşmuş gönderdiğin hediyeler. Ağzından çıkacak bir sözcük dünya malına bedelken bende yolladım hasretimi tayfunla. Ölümsüzleşemez aşkımız, destan koyamayız adını, en basitinden kıskandırılacak sevgiyi yaşatamayız.
Anlık tebessümlerdi tek amacın, yarattın ama neye yarar? Anlık tebessümler değildir önemli olan, geleceğimize ne getireceği önemlidir. Sol tarafım ağrıyor. Ben bu utançla yaşayamam.
Tanrım; ben bu hallere düşecek ne yaptım? Aşkı tanımayana aşkı öğretmeye kalktım. Sol tarafım sızlıyor. Al canımı ki işkence çekmeden öleyim. Öleyim ki utançlığımla gömüleyim. Saçma insanlar dediklerime gönül tahtı oluşturmak zoruma gidiyor. Zor zamanlarda hayal mekanları oluşturmak derdime dert katıyor.
Sevmek güzel değildir, güzeli sevmek güzeldir ancak. Hakkını vermiyorsan güzelin çekileceksin kenara. Ne dikenine dokunacaksın ne yaprağına.
İki dağın arasında kalmış yusufçuk gibiyim. Kararsız ve olabildiğince yalnız. Kendimi taşıyamıyorum. Taşınacak bir yer bulamıyorum. Öğütlere tokum, tecrübeler yeter bana.
Seni sevmeyene yol vereceksin zaten. Seni sevmeyen mutlu edemez, kişi bilerek mutsuzluğa adım atar mı? Hele ki insan olmayan taçlandırılır mı?