ağır siyaset kokan bültenlerden arta kalandık
yargılamasın kimse bizi
umut kokan sabahlarda, tarihi yaktık
bir nehir kabus, bir nehir bulanıktık
siz büyümüştünüz ve dünya kirlenmiş
yitik birer mahzen gibi, değerli kimince
ve hep altta kalandık
süngüyle selamlaşmadık
dağlarda çoban ateşi vardı ya, yanına yakışmadık
uzak doğu ülkeleriyle komşusu arasında
-uzak batı-
kalkandık
savrulduk her rüzgarda oradan oraya
tutunacak ne bir demir parmaklığımız oldu
ne darağacımız...
sokaklar, gürültülü, onca boş ve kaygısız
meydanlar şimdi güvercinlere kumrulara mekan
sarı badanalı evleri rutubet aldı
gece isyanlar fışkıran camlar dağıldı
istasyondan kalkan son trendi sizi götüren
arkasında ne bir mendil, ne gözyaşı bıraktı...
yorgunuz, tüm tarihin yorgunluğunu yorgan yapıyoruz geceleyin
bir bardak su kadar büyük üşengeçliğimiz
ellerimiz hamur kıvamında,
hep ama hep döküntülü yükseklerde gözlerimiz
kimse yargılamasın bizi
sahipsiziz...