Öykü yazıldıkça karakterler belirginleşmeye başlar. Bir el onları düşüncenin karanlık, dipsiz derinliğinde uyuklarken bulmuş çekip çıkarıyordur yüzeye. Direnirler mi? Sanmam, barınacak beden bulmuşlardır çünkü. Yazarın boyun eğilecek iradesi üstelik o yaşlanıp giderken kendilerini ilk günkü canlılıkla ölümsüz kılacak sürece götürmektedir.
Aynı anda, belki de birbirinden farklı pek çok yerde bıkmadan, yorulmadan sonsuza dek oynanacak rol karşılığında var kılınmak, bunun sevinciyle avunmak yetecek midir kendilerine? Minnet ya da öfke, duracakları yer tam olarak neresi? Aslında soruların cevabı çoktan verilmiştir. Duyum eşiğini aşabilmek telaşıyla bir kıymık gibi saplanıp kaldıkları yerde yazara verdikleri sancı ile başlamıştır serüven. Prematüre bir doğuma dahi rıza göstermişlerdir. Eşik bir kere aşılmaya görsün yaşamak için nasılsa bir yol belirecektir. Yetkin tek bir vücuda sahip olamasalarda sorunu farklı karakter, cinsiyet ve mekanlarla aşarak özgür kalabileceklerdir.Yazar buraya kadar gönüllü olarak edilgendir. Karakterlerin bağımsız olarak yaşamalarına izin verir. Çünkü kalem, gücünü biraz da buradan almaktadır. Öykünün tamamlanmadan bir ömür boyu yazılabilmesinin ardında yatan sır nedir ? Bıkkınlığa düşmeden yapılan onca tekrar, söylemin yalnızca olgunlaşması için midir? Yazarın etkin yönünde aramalıyız cevabı. Her defasında söylenecek yeni şeyler bularak bilinci şekillendiren düşünce kökleriyle yüzleşmek, kurgu ve zaman düzleminde yapacağı oynamalarla kendine ve parçası olduğu insana odaklanmak, onu anlamak ile yazar bu kez etkin bir rol üstlenir. Karakterler kurgunun parçasıdır artık, desteklediği oranda yaşamalarına izin verir.
Edilgenlik Aforizmasında Öykü Kurmacası
Öykü yazıldıkça karakterler belirginleşmeye başlar. Bir el onları düşüncenin karanlık, dipsiz derinliğinde uyuklarken bulmuş çekip çıkarıyordur yüzeye. Direnirler mi? Sanmam, barınacak beden bulmuşlardır çünkü. Yazarın boyun eğilecek iradesi üstelik o yaşlanıp giderken kendilerini ilk günkü canlılıkla ölümsüz kılacak sürece götürmektedir.