Cumba kafeslerinden kurtulmuş esir özleyişlerle,
Renkli uçurtmanın kuyruğunda savrulurdu saçlarım.
Çisentiden önce, fırtınadan sonra,
Gezinirken kuytularımda,
Kirpiklerim kuzeyin yosunlarına uzardı,
Yağmur damlaları düşerken içime, üşürdüm.
Küçücük avuçlarında renkli misketlerin,
Kurutulmuş yapraktan kayıyordun.
Yüzün aksederdi kara sularıma,
Anadolu Kavağında ellerinle süslenirdi düşlerim,
Bir parça balık attığın kedinin gözlerindeydi gözlerim.
Geniş bir coğrafyanın,
Titrek mum ışıklarıyla süslenmiş loş yolunda,
Suyla, yosun ebru sanatında oynaştayken,
Beyaz tüle not iliştirilmiş,
Eğretidir…
Eski iğne delikleri belli.
Üç kişiydiler,
Dev adımlı…
Acı su mağarasına daldılar,
Köşeye büzülmüştü,
Zavallı…
Biri bağrına, diğeri sırtına batırdı,
Sapı çentikli hançeri,
En masumu ölümünü izleyendi,
Gitmeye gelmişlerdi,
Deja_vu…
18 Ekim Cumartesi 08.57 ZEYNEP HÜMA