lanetli bir sokaktı apış arası
doğum haneye saklanmış boğuk bir ses inliyor..
elleri
mum alevli
bir ay
düşüyor pencereme
kırık camlar üşüyor
buz kesmiş bir canın
dudaklarına eli değiyor gecenin
sıkılgan bir mum
alevini seviyor..
morg sevişmeleri
salkım saçak bir kızın ellerini dövüyor
dondurulmuş kurbağa gibi
ses asılı duvarda
kendi boğazına kuşku eken yarınlar
tıkır tıkır kemiriyor düşleri
dalgın gemi sahilde bekleşiyor..
ahşap bir evin tavan arasına saklanmış aç kurdun
rüyasını ben çektim ibiğinden
hırlıyordu
gece sinsi sinsi
ay soluyordu
siyahın içinden çekilmiş bir keçi kılı(siyah) parıldıyordu
an
yitirilmiş
kan damlıyordu zamanın gözlerinden
ekşimiş kımız
kadehten kaçıyordu
usta bir dişi bacaklarını yoluyordu gözlerimden
dişlerini kemiriyordu
ökçesinde
kar kurdu kan taşıyordu
öfkeliydi
fotoğraf makinasına sığmıyordu
çok denedim
canın yongasından kuleler yapmayı
aşılmaz duvarlar örüp yüzüme çamur sürüp
aynanın siyahına gömülmeyi
gökyüzünü avuçlayıp içmeyi
çok denedim..
denek kılınmış
bu hayatı yontmayı
çok ..
düşünce
düşünce elime
ölümlü harfler ile yürüdüm.
denedim..çok denedim
kendi adımlarımla yol bulmayı
çaput bağlamayı yüzüme ,kıvrımlarına
lanetli günü doğurmayı
tapınaklardan kovulmuş müminlerin gözlerine mum dikin..
uyartın kabir kuşlarını
ayartın dişi kuşları
taze kazılmış bir mum mezarlığına
bronz bir tanrı dikin..
ölümle aydınlanmış bir yüz?
-ne aydınlık yüzün var ..
-sahi aydınlık bir yüzün var mı?