Bir Düş Gördüm, Suya Yazdım

yazı resim

Bir düş gördüm, suya yazdım.

Sorma bana suya yazılır mı, yazılsada su da durur mu diye. Bir gün bir yerde duymuştum. Zaman ve mekan hatırlamıyorum, bir ağız sadece bir ağız, “söz, uçar gider” diyordu. Oysa ben söz’lere hep çok inanırım. Söz uçup gitmez. Söz kalır, söz her şeydir hatta. Söz uçmadığına göre, suya yazılan da silinmez. Çocukça oldu ama öyle. Hem zaten biliyor musun en masum ve en çok tutulan söz ler, çocukça söz lerdir. Hem benim içimde büyümeyen bir çocuk var. Ve o çocuk verdiği söz leri tutar. Yazdığı da silinmez.
Sözlerini yazar çünkü sadece. O yüzden suya yazdım, çokta güzel oldu. O deli gibi akan ırmaklarda, o sözü yazdığım su, o kadar dingin ki, o kadar berrak ki tarifsiz ve tanımsız işte.
Güzel yani.
Tabi yazdığım sözün silinmezliği; gördüğüm düşün güzelliğinden ve o güzelliğin gücünden kaynaklı aslında. Bana sadece söz vermek ve yazmak düştü. Suya yazmamın sebebi ise zamanın çok hızlı aktığını gösteren en güzel şeyin suyun akışı olduğuna inanmamdır. Suya ve zamana yazmak. Suyun akmaması, zamanın durması.

Yani sen, sadece sen, hep sen.

Benim en sevdiğim söz senden duyduğum ben'dir.
Hep yinelediğim söz sana koyduğum ben'dir.
İyi olmak adına bilgiç olmak istemem,
Seni senlediğim söz, bir -bir oyduğum ben'dir

Düşler ve şiirler.

En güzel şiirler, en güzel düşlere yazılmıştır. Çünkü düşler masumdur, çünkü düşler yaşanmayandır, şiirlerinde ilhamı bu düşlerdir. Düşlenene yazılır en güzel şiirler. Düşlenen bilmez bile. Çok uzaktır düşlenene suya yazılan şiirler. O yüzden asla silinmez ve aşkın tarihinde birer milad olurlar. Ve bir gün onları bir başka kör aşık keşfeder, düşlere dalar.
Yine bir aşkın tarihi yazılıyordur bir yerlerde. Aşık, düşüne okur o şiirleri ve ağlar. Göz yaşları, aşkın tarihine damlar ve…

Ben yoksam, biliyorum, ben sende yokuz..
Sen yoksan, biliyorum, sen bende yokuz..
Ve de gözlerimizde bir o ışık.. ki..
O yoksa, biliyorum, biz bizde yokuz

Aşkın olmazsa olmazı, düşlerin yaşanılabilirliği.

yani sen elmayı seviyorsun diye
elmanın da seni sevmesi şart mı?
Yani Tahiri Zühre sevmeseydi artık
yahut hiç sevmeseydi
Tahir ne kaybederdi Tahirliğinden?

Aşık ne kaybedebilir ki?

Onun düşleri var nasılsa. Aşkının yüzü kaybolur sadece. Ama düşleri vardır, onlara kimse dokunamaz, onları kimse kirletemez.

Aşık olunan bile. O sadece bilmez, bilemez. Bilmemeli de belki. Asla bilmemeli. Yüzü olacaksa aşkın, bunu anlamalı. Geçerken yanından, anlamsız heyecanlanmalı. Durmalı, irkilmeli, içi geçmeli. Özlemeli bilmediği aşığını. Dalıp gitmeli, o hayali anlamaya çalışırken.
İstemeli. İstemeli ve arayıp bulmalı. Çıkarmalı aşığını ve aşkı o kör kuyudan. Gel demeli, sarıl bana, kaldır kafanı ve bana bak demeli. Akan gözyaşlarını silmeli, ve görmeli.
Yüzü olacaksa bu aşkın.

Bir başka şairin dediği gibi “ölümdür yaşanan tek başına, aşk iki kişiliktir.”
Ölmesine izin vermemeli aşkın ve o güzel düş yaşanmalı, gerçek olmalı.
Aşkın tarihi değilse de, tarifi değişmeli.

Düşümü yaşamak istiyorum.

Daha görmeden, tanımadan kurduğum düşümü artık yaşamak istiyorum. Biliyorum çok güzel olacak.
Sen, diyeceğim ona sen. Aşık olunansın. Bunu biliyor musun?
Bakacak gözlerime o güzel buğulu gözlerinin en masum bakışıyla.
Sen diyeceğim aşksın. Sana aşığım ben. Düşlerime gel, orada kal ey peri.

Bu bakış seni görmek içindir.
Senden başka birşey var mı..
Denizlere bakıyorum, denizlere..
Denizler bu kadar mı..
Bakıyorum başka şeyler göreyim diye..
Tabiat ezilip büzülüyor karşımda.
Manzaraların ömrü birer saniye
Bulutlar ayağımın dibinde, sen başımda.
Yıldızlara bakıyorum, yıldızlara..
Bir sen varsın benimle bakan.
Ne oldu diyorum, öteki insanlara..
Hani sözleri vardı, hayatı aydınlatan.

Başa Dön