Testi ilk yaptığımda iki pembe çizgi kendilerinden emin belirince, çığlık atmamak için kendimi zor tuttum. Başım dönmeye, kalbim hızlıca atmaya başladı. İkinci teste elim uzandı ürkekçe. İdrar damlası salına salına ilerledi ve evet iki pembe çizgi yine emin tavırlarıyla belirdi, bana inat edercesine...
Bağırarak ağlamaya başladım, öyle duygusallıktan, annelik içgüdüsünden falan değil, kendimi hazır hissetmemekten... Yada artık büyümenin, büyük olmanın keskin tokadı suratıma çarpınca kabullenemedim, ben hep anne ve babamın küçük kızı olarak kalmalıydım. Oysa şimdi kendi çocuğum oluyordu, minicik, miniminnacık bir bebekcik. Derken minik elli, minik burunlu bir bebek belirdi gözlerimin önünde, sonra çok güzel bir mavi deniz, üstünde masmavi kelebekler aceleci olmayan tavırlarla uçuşmaya başladılar. O da ne? Aralarına katılmıştım çoktan, kelebek olmuştum... Denizin üstünde bir bebek sliüeti oluştu ve bana öyle güzel gülümsedi ki, artık onu istiyordum.
Kelebek olmuştum...
Şimdi de anne olacağım...
Bir çocuk yetiştirmenin sorumluluğunun altında ezilmekten korkarak anne olacağım.
İçimde, karnımın altında bir yerlerde bir vücut büyütecek, sonra da onu dışarı çıkaracağım, anne olacağım.
Anne olmaktan korka korka, O'na vermem gerekenleri verememe endişesiyle anne olacağım.
Annemi yüz kere tebrik ederek anne olacağım.
Tüm annelere binlerce kez teşekkür edip, hayran kalarak anne olacağım.
Artık büyüdüğümü kabul etmek zorunda kalarak anne olacağım.
Vücudumdan bir vücut, benliğimden bir benlik oluşturarak anne olacağım.
Mutluyum...
Merak ediyorum...
Kelebek oldum, uçuyorum...
Anne olmak istiyorum...
Hoşgeldin bebek...
Hoşgeldin karnıma, hoşgeldin hayatıma bebek...