Transparan detayların incelttiği dileklerimi kesiyorum.
kimseden çıt çıkmıyor
saklamak istedikleri bir oyunun parçası olabilir bu sessizlik
Sevgili seyirciler
ya da sevgisiz olanlar
kendinize oynadığınız oyunların kapalı gişe oynaması bile bir oyun olabilir
bileklerimi kesmeden önce
bileklerim kanamamışken yani
tüm bir alfabeyi şarap rengiyle
ve yapayalnız dolaşıp
uygun harflerle yudumlayarak,
ısrarcı cümleler kuruyorum ikimiz için
çoğalıyoruz.
bir kaç cümle oluyoruz.
tanınmayacak hale gelene kadar
tanınmayacak hale sokana kadar kendimizi
Pandoranın keçileri
ya da Panın kuyruğu
gibi
ölümle yüzleşmeden hemen önce
bir hikaye uyduruyoruz
sonra ben
şahsıma eklenen iyelik ekleriyle kafa bulup
bilirdişi oluyorum.
sarhoşum
dünya döndükçe kusuyorum,
şehir,
gökyüzündeki yıldızları ışığıyla saklayıp
beni yalnız bırakıyor
canım yanıyor
ağlamak Portekizde bir şehir
ve aşk bilinmeyen bir ülke
vatan düşüyor.
Overdose bir kahkaha gibi anlamsız gece
ve her hecemden ihanet taşıyor
kalemi kırık bir yazar
ayrılık döküyor sayfalarından
hayatın suratında yer bulmuş anlamsız bir bakışla sık sık göz göze geliyorum.
İfadesine cellât atamış bir junkie koluna sanık enjekte ediyor,
ben tanığı oluyorum tüm bu pisliğin
bilinenin aksine kollarım hafiflemiyor
varlığım hafiflemiyor
bileklerim hafiflemiyor
ağırlaşan dünya küçülen beynimden kayıp düşüyor.
ve ben her sabah yüzümü bir yabancıya teslim ediyorum
Ne fark eder.
asimetrik bir şarkıdan söz çalmak
ve mistik bir dilenciye yol vermek yaşam
Birazdan kapanacak bu kederli sahnenin kırmızı perdeleri
ve birileri yeni bir oyun izlemeyene gelene kadar dürüst olacağım
dünya dönüyor değil
başım dönüyor diyerek
Her seferinde farklı açılardan
ve dışarıdan kendime bakıp,
her seferinde biraz daha yaşlı
ve sarkık gördüğüm yüzünden geriyorum hayatı.
Depresyona meyilli modern zaman şaklabanları gibi
yaşadığım acıdan bahsediyorum
yarım yamalak
acı kalbimdeki yönünü kaybediyor.
anlattıkça acımı kaybediyorum,
artık birini etkileyeceğim bir acıya da sahip değilim.
Sahipsiz tarafımdan çekiştiren tedirgin vicdanıma terk ediyorum,
yaşadığımı sandığım tüm sanrıları.
kadim bir yalnız
ışıksız bir yalnız
başı dönen bir yalnız gibi
Ses getiren bir güçle dudaklarımı büküp
aramızda duran meleğin kalbinden öptüm.
Kalbi atmıyordu
inanmak istemedim,
anladığımı görünce ağlamak istediğini fark ettim
ama ağlayamıyordu,
bu durum seyircileri huzursuz etmiş olacak ki
bir tanesi kıskanç bir ses tonuyla iblis bu dedi.
Oyunun bir parçası mıydı?
kusan bir iblisle tanışmamıştım
yapayalnız bir iblisle
ağlayan bir iblis
gözlerimin içine bakarak geldiğini sandığı yere geri dönmek üzere yola çıktı.
Düşlerim ise hala benim
başı dönen düşlerim
yalpalayan
ve sonunda sonsuzluğa diz çöken düşlerim
Oyunun sonunda adını soran bir seyirciye
hayat kadar geniş bir genelleme yapmak üzereydim ki
perdeler kapandı
ve hala kırmızıydılar.
Bavulumu toplayıp
beni sevecek yeni insanlar bulup,
yaşamak için yeni şehirler seçip,
herkes için tanıdık bir yabancıya dönüşmek üzere yola çıktım
ve yeniden
Perdeler açılsın istiyorum,
yani biraz daha ölmeden hemen önce,
yalnızlığa iblis diyerek
ve tükürerek yüzüne