“Bağışla hiç kimse beni böyle sevmedi”
Belki de alışacaktık her gece bir hayale sarılıp uyumaya, benim bu hale sebep. Ama bağışla hiç kimse beni böyle sevmedi.
***
Hızlı adımlarla yürüyor, arada bir saati soruyordu. Aklını kaçırdığını düşündü bir ara gecenin bu saatinde ne arıyordu dışarıda. Bir kerelik delilik yapsa ölür müydü? Telaşlı ve yetişemeyeceğini düşünerek son kez saati sordu.
…
Yetişmişti.
Beton birkaç basamak vardı önünde kırık dökük paçalarını toplayarak dik toprak alana indi arkasında koca bir duvar ve birkaç basamak vardı önünde ise yük vagonları ve raylar, karanlığa karışan ayak sesleri ve az ilerde bir sokak lambası.
Bu gelen oydu. Hiçbir şey söylemeden onu sımsıkı saran kollarına bırakmıştı kendini. tuhaf bir çekimdi bu karşı koymadı. İstediği de buydu her şeyiyle onu sımsıkı saracak biri karşısındaydı ve bir o kadar gerçek.
Kurguladığı hikaye adamlarından çok farklıydı. Hani şu satır satır yazdığı beyaz sayfalardaki kirli adamlar.
Sonra gözlerini gökyüzüne dikti ve onun gözlerinin körüne gece gibiydi, geceydi. Başını kadının alnına dayadı adam biraz mahçup biraz titrek kadını sevdiğini söylüyordu. Hala kollarının arasındaydı kadın telaşlı ve ürkek çekti ellerini adamın boynundan utanarak yere baktı. Seviyorum diyemedi. Diyemedi işte…
O geveze susmayı bilmeyen kadının dili lal kesilmişti. Hiçbir şey diyemiyordu sus pus olup kalıyordu onunlayken.
Ve siren sesi
Bu ses daha önce hiç bu kadar içini acıtmamıştı kadının.
Güzel bir başlangıcın veda zamanıydı. Son kez sarıldılar ve gitti adam.
Aklını iyi ki kaçırmıştı kadın…
04-08-2008 Çiğdem Taş