Aynada Birleşmeyen Bakışlar

Aşağıdaki denemem, Ağustos-Eylül 2009 tarihli Notos dergisinin 17 sayısında bulunan Bu fotoğrafın öyküsünü yazar mısınız? bölümünde yayınlanan bir resim üzerine yazılmıştır. Resmi, yazar sayfamda ve aşağıdaki linkden görebilirsiniz http://images.easyart.com/i/prints/rw/en\_easyart/lg/3/0/Ruth--1995-Max-Ferguson-306627.jpg Okuyan herkese teşekkür ederim. Ne kadar benziyoruz aslında birbirimize, ikimizi de harekete geçmekten alıkoyan korkularımız var. Korkularımızı geride bırakıp ilerleyemedikçe, mutsuzluğumuzda saklı mutluluğumuz içinde yaşayıp gidiyoruz bir başımıza. Yaşamak mı dedim, yaşadığımı hissediyor muyum sanki ben? Ya o, yaşadığının ne kadar farkında? O benim gibi değil, arkadaşları, ailesi bir işi, hobileri var. Peki, bunlar yeterli mi, insana yaşadığını hissettirmeye?

yazı resim

Nasıl da kendi güzelliğini umursamıyor. Kimbilir aklından neler geçiyor, keşke saçlarını tarayan ben olsaydım. Ne yazık ki sadece onun güzelliğini seyretme şansına sahibim. Aralık dudakları, aklından geçirdiği, yüreğinden gelen, dile getiremediği sözlerin neler olduğunu düşündürüyor bana. Acaba düşüncelerini dile getirmek istememesinin nedeni ne? Duyanların değişecek tavırlarından mı korkuyor yoksa sözlerine hiç aldırmamalarından mı? Bilirim, ikisi de acı verir, acaba onunla konuşsam ne yapardı, ya beni bir köşeye atarsa, ya inanır ama aşkıma karşılık vermezse? Ne kadar benziyoruz aslında birbirimize, ikimizi de harekete geçmekten alıkoyan korkularımız var. Korkularımızı geride bırakıp ilerleyemedikçe, mutsuzluğumuzda saklı mutluluğumuz içinde yaşayıp gidiyoruz bir başımıza. Yaşamak mı dedim, yaşadığımı hissediyor muyum sanki ben? Ya o, yaşadığının ne kadar farkında? O benim gibi değil, arkadaşları, ailesi bir işi, hobileri var. Peki, bunlar yeterli mi, insana yaşadığını hissettirmeye?

Ne kadar mutlu oluyorum, onun şarkı söylerken, gözünde oluşan pırıltıları görünce. Yaşadığı sevinci ve huzuru, adeta içimde hissediyorum. Benden gelen sevgiyi hissediyor mu acaba? Hiç bir üzüntüsünü kimseyle paylaşmıyor, sadece ben tanığım onun sessiz gözyaşlarına. Benim farkımda olsaydı, gözyaşlarını benden de saklardı her halde. İşte bu yüzden ona açılamam, kendi varlığımı ona sunamam. Kendini tek özgür hissettiği alandan onu soyutlayamam. Aynı zamanda kendimi ondan mahrum etmeyi göze alamam. Nasıl anlatabilirim ona korkularının yersiz olduğunu? Bana kim anlatabildi ki bunun böyle olduğunu, ben ona anlatabileceğim. Yine de anlatmak istiyor işte insan. Ya kendi korkularım, ama benim korkularımın çözümü, onun korkularının çözümüne bağlı. Evet işte bu doğru. Eğer onun korkularıyla baş edebildiğini görsem, belki ben de kendi korkularımın peşinden giderdim. Bunun için, içinde düğümlenenleri, onu düğümleyenlerle paylaşmasını istiyorum.

Bu kolaya kaçmak değil mi? Aslında öyle, kolaya kaçmanın cazibesine kapılmayan kaç kişi var ki, şu dünyada. Kolaya kaçmak, sonuca ulaşmayı sağlıyor mu peki? Zaman zaman aslında, amacının, ihtiyacının, önceliklerinin ne olduğuna ve ne kadarının neye rağmen sağlandığına bağlı, sonuca ulaşıp ulaşmamak, bir de sonuca ulaşıp ulaşmadığının farkında olmak. Ben onu seyrederek, dinleyerek, mutluyum. Onun güzelliğini yudum yudum içime çekiyorum, hele o güzel yüzünde hınzır bir bakış ya da utangaç bir gülümseme yakalayınca, mutluluğum doruğa çıkıyor. Ya onunla konuşabilsem, üstelik o bir de bana karşılık verse, bir defa olsun görmeyi isteyerek bana baksa, gözlerimin içine bakarak konuşsa. İşte bu hayallerimin en büyüğü, en güzeli, en yücesi, en hiçbir zaman gerçekleşmeyeceği. Yine de insan alemde hayal ettiği müddetçe yaşarmış, onun yaşadığını bildikçe ben de hayal etmeye devam edeceğim. Kimbilir belki bir mucize olur, bir gün de o benimle konuşmaya başlar, bana içini döker. Benimle konuşsa, neler derdim acaba ona, sessizliğimi korumalı mıyım yoksa? Belki benimle konuşmak hoşuna gider, hiç olmazsa paylaşmanın verdiği huzuru içinde hisseder. Ürkek bir ceylan gibi, konuşursam onu kendimden uzaklaştırabilirim, evet kararımı verdim, burda sessizce onu seyredip, benimle konuşacağı anı bekleyeceğim. Şimdi bir umudum var, en büyük hayalimin daha da yücesi, birgün onun benimle konuşmaya ihtiyaç duyacağının ihtimali. Aslında bu zaman yaklaşmış bile olabilir. Kimseye içini açmıyor, sadece benim yanımda gözyaşlarını serbest bırakıyor, o zaman bile vücudu hıçkırıklarla sarsılmıyor. Nereye kadar insan derdini içine atabilir ki, eninde sonunda o da dışarı vurmak isteyecek hislerini. İşte o zaman ben yanında olacağım, olmayan kollarımla ona sımsıkı sarılacağım. Madem ki ben onu böylesine çok seviyorum, elbet bir gün hissedecektir sevgimi, şimdi huzurla uykuya dalabilirim, her zaman yaptığım gibi onu sevgiyle izlemeye devam edeceğim, onun benimle konuşacağı anı bekleyeceğim.

Başa Dön