Gelen Gülüş

Bu öykü denemem can dostumun söylediği bir paragrafla başladı. Sonra kelimeler içimden aktı. Şiirimsi deneme- öykü karışımı bir yazı ortaya çıktı. Can dostum bana bir artı daha kattın. Yine içimdeki saklı kelimelere çıkan yolu açtın. İyi ki varsın. Postacı bir mektup getirdi. Üzerinde ismim yazılıydı. Gönderene baktım. Sevgilimin ismiyle karşılaştım. Bir anda ağzım kulaklarıma vardı. Yüzümdeki tebessüm yüzüme bir başka yakıştı. Zarfı açıp açmamak arasında kararsız kaldım. Bana mektup yazmak adeti değildi

yazı resim

Postacı bir mektup getirdi. Üzerinde ismim yazılıydı. Gönderene baktım. Sevgilimin ismiyle karşılaştım. Bir anda ağzım kulaklarıma vardı. Yüzümdeki tebessüm yüzüme bir başka yakıştı. Tanrım geldi dedim geldi. Yüreğimin ritimleri değişti. Yine beraberiz yaşasın dedim. Mektubu aldım elime, bastırdım göğsüme. Parmaklarımı gezdirdim, zarfın üzerindeki el yazısının üzerinde.
Kapının karşısındaki aynada, gözlerimle göz göze geldim. Onu bu kadar çok özlediğimin, farkında değildim. Zarfı açıp açmamak arasında, kararsız kaldım. Bana mektup yazmak adeti değildi. Yoksa bu bir ayrılık daveti miydi? Beni sevdiğini, bakışından, sesinin tonundan biliyordum. Yine de hiç bilmediğim bir nedenle uzun zamandır beklediğim sözleri duyamıyordum. Bir umut doğdu içime, yıllardır beklentileri yasaklamış olsam da kendime.
Bu sefer acaba dedim. Az sonra, beklediğim kelimeleri mi okuyacağım? Zarfı açmayı, açıp içindekileri okumayı. Hem istiyor, hem de okuyacaklarımdan, korkuyordum. Bir cesaret geldi üzerime, zarfı yırtmadan açtım. Şaşırdım, elimde bomboş bir kağıtla kala kaldım. Hiçbir şey anlamamıştım. Acaba muzipliğimi tutmuştu sevgilimin. Bana bir bilmece mi hazırlamıştı? Yoksa kararı bana mı bırakmıştı? Bu karar ne hakkındaydı?
Daha ilişkimizin başladığı anda bir söz vermiştik birbirimize. Bir gün birimiz bir başkasını severse bunu söyleyecekti diğerine. Ve bunu söyleme biçimimiz de artık sevilmeyen kişiye boş bir kağıt göndermekti. Bu düşünceyi hatırlayıp beynim algıladığı an gözyaşlarım harekete geçti. Ben hatırlamasam da yüreğim hatırlamıştı. Geçmişte söylenen sözleri. Şimdi zaman geri çekilme zamanıydı. Sözleşmiştik. Neden diye kim diye. Birbirimizi sorguya çekmeyecektik. Daha çok seven sevgilisinin mutluluğu için zamanı geldiğinde onu ona bırakmayı bilecekti. Aynada kendime tekrar baktım. Gözyaşlarımdan akan makyajımla karşılaştım. Ağzım yerine geri gelmişti. Bir de üstelik dudaklarım neredeyse çeneme değecekti.
Sonra çakmağı elime aldım. O boş kağıdı yaktım. Zarfı ise sakladım. Çünkü ben gidenlerin ardından acısını anılardan çıkarmayanlardandım. Yine de zarfı ve fotoğraf albümümüzü elime aldım. İçinde onun olan tüm fotoğrafları ve bende kalan tek el yazısının olduğu zarfı bir kutuya attım. Kutuyu da gözümün önünden kaldırdım. Artık kendimle baş başaydım. Canım içmek onu mutluluğuna uğurlarken şerefine kadeh kaldırmak istedi.
Telefonumu elime aldım kayıtlardan can dostumu tuşladım. Telefon iki kere çaldı sonunda açıldı. Can dostum karşımdaydı. Boş kağıdı yaktım dedim. Cevap geldi az sonra sendeyim.
On dakika sonra kapı çalındı. Elinde bir şişe rakı can dostum karşımdaydı. Boynuna sarıldım göğsünde hıçkıra hıçkıra ağladım. Mühürlüydü dudaklarım. Can dostum beni tutup yatağıma yatırdı. Dizlerinin üstüne başımı aldı. Saçlarımı okşamaya başladı. Bilmiyorum böyle ne kadar süre geçti.
Gözlerimi açtığımda güneş çoktan doğmuştu. Can dostum uyumuştu. Yerimden kalktım onu yerime yatırdım. Gidip kahvaltıyı hazırladım. Sonra onu uyandırdım. Ona sarıldım dedim iyi ki varsın. Gülümsemesi ile gülümsemem birbirine karıştı. Tekrar hayata karışmamın tadına vardım.

Başa Dön