Başı yorgun güneşe ermiş Takkeli
Tutuşturmuş yalımı bulut kürkünü
Yangını tel ve mızrapta tevekkeli
İnlemiyormuş sine delen türkünü
Akşam yine kapıda tüm kasvetiyle
Yalnızlık ikramına ezelden memnun
Bu ye’s binitli, gurbet yüklü kafile
Doğuyor ufkuna tek insanoğlunun
Kim bilir kaç asrın hikâyesidir bu
Cevapsız kalmıştır hep sorular elbet
Bedende ruh gerçekten ağır ve ulu
Çok derinden sessizce sızlıyor hasret
İnsanım naçarlığıyla ma’lül insan
Şavklı sabahlara açık mı kapılar
Acı gurbeti sılada yaşamasan
Sıkamazdı duvarlarıyla yapılar