Afrikada Nal Toplamak!

Amerikanın yeni Stratejisinin son Kartı; Türkiye İslamcıları aracılığı ile direniş eksenli İslamın Afrikaya yayılışını engellemek

yazı resim

Otuz beş yıldır Amerika ve müttefikleri; İslam inkılabından aldıkları büyük darbenin verdiği sersemlikten dolayı, tam olarak ne yaptığını bilememektedir.

Önce Afganistan, ardından Irak-İran savaşı, bunlarda isteğine ulaşamadığını görünce sırada Irak vardı.
Ve oradan da aldığı büyük yenilgiden sonra (yerli uşakların deyimi ile ABDnin, Irakı İrana altın tepside sunmak) ABDnin siyasi ruhu, Kenyalı bir kölenin oğlunda hulul ederek, yaşamak zorunluluğu hissetmişti.

ABDnin bu yeni stratejisinde Obama'nın kimliğini ve renk kartını, Hürriyet ve Adalet arayışındaki dünya halklarına bir kalkan olarak kullanacağını 2008de Zulmün ve Köleliğin rengi nedir başlığı altında yazmıştık.O dönemde yazdığımız söz konusu yazıda ABD dış siyasi stratejisindeki yenilginin ana sebeplerini ve dış siyaset değişimlerin nedenlerini 12 başlık altında toplamıştık. Bugün o başlıklardan birini kısmen açalım. O da 8-Yeni (İslam) ekonomi Modelinin Asya ve Afrika'da zemin arayışı idi.

Aradan geçen 7 Yıllık süreçte;
-ABD, Asya ve Ortadoğudaki hegemonyasını kaybetti.
-ABD ve İsrail Müttefiki olan Mısır, Hal-i hazırda cadı kazanı.
-Yemen Devriminin tamamlanması ile Suudi Krallığında (bu satırları kaleme aldığımda Kralın öldüğü haberleri geliyordu) sonun başlangıcı süreci.
- İsrail: Hizbullahtan aldığı ölümcül darbelerle var-yok-oluş kâbuslarını görüyor.
- İranla sıcak savaş cesareti olmayan ABD ve İsrail, Suriye üzerinden direnişin can damarını kesmek için önce Tunusta başlattığı, sözde Arap Baharı (Yasemin devrimi) ile asıl hedefinin Suriyeyi Direnişin altın halkası olmaktan çıkartmaktı. Başaramadı
- Irakta olduğu gibi Suriye yenilgisinden sonra Muhammedi İslama karşı bir siper daha geri çekilmek sorunda kaldı.
- İhvan İslamcılığı ile Ortadoğuda hedeflediği yeni Siyasal İslamcı Paradigmayı oluşturamayan ABD ve İsrail, elindeki bu kartın başka bir versiyonu olan Yeni Osmanlı İslamcılarını, kendi adına şimdi de Afrikaya, Somaliden başlayarak açılmayı planlıyor.
***
Son yüzyıllık tarihe aşina olanlar çok iyi biliyorlar ki Türkiye, her zaman ABD güdümünde ve onun çıkarlarına uygun politikaları uygulamak zorundadır. Zira Türkiye; ABD ve NATO tarafından işgal edilmiş batı dünyasının (Askeri, kültürel, ekonomik, siyasi) değerlerini savunan Ön Asya uydu devleti olmaktan kurtulamamıştır. Öyleyse Batı dünyası adına Türkiyenin ayak bastığı yerde, kesinlikle kan ve gözyaşı akacaktır.

Amerikanın yeni Stratejisinin son Kartı; Türkiye İslamcıları aracılığı ile direniş eksenli İslamın Afrika'ya yayılışını engellemek.

Batı dünyasının sahip olduğu Emperyal ve Kapital hedefin ve onlara karşı duran Devrimci İslam'ın; Ortadoğudan sonra ikinci büyük mücadele sahası Afrika!

Zira Türk Politikacıların Stratejik derinlik, Yeni Türkiye, İleri demokrasi gibi kavramların siyasal karşılığı, Türkiyenin dış politika adına, bu iş için ne kadar gönüllü davrandıklarını gösteriyor.

Türkiye CBnın, Somalide bulunduğu saatlerde meydana gelen patlama ve aynı saatlerde Türkiye Başbakanı Ahmet Davutoğlu, Dünya ekonomi Formunun düzenlendiği Davosta İnsanlık tarihine bakacak olursak yeni bir ortak tarih algısına ihtiyacımız söz konusu ekonomik, politik ve kültürel anlamda yeni bir dünya düzenine, katılımcı bir dünya düzenine ihtiyacımız var diyordu. Davutoğlu bunları söylerken, bir kez daha anladım ki Bu cümlenin karşılığı Yeni (İslam) ekonomi Modelinin Asya ve Afrika'da zemin arayışına alternatif olma arayışıdır. Hem de Davosta!

Davutoğlunun cümlede kullandığı; yani bir ortak tarih algısı Ekonomik, politik ve kültürel anlamda yeni bir dünya düzenine den, kimlerle ve nasıl olması gerektiğini net açıklamamış olsa da biz onun ne anlama geldiğini ve ne demek istediğini çok iyi anlıyoruz.
***
Milletlerin tarihlerinde kendi inançlarına uygun devinimlerini, başka milletlerin engellediğini tarihte görmek mümkün değil. Zira tarihin kendine has yasaları vardır. Uluslararası emperyalist örgütlerin İslam coğrafyasına sömürü ve kan banyosundan başka verebilecek hiçbir değeri yoktur.

Aslında bunu kendileri de çok iyi biliyor bu nedenle dağılan imajlarını, saldırgan tutumlarını ve oluşturdukları istikrarsızlığın Kâhyalarını değişmek istemeleri onlar açısından normal karşılanmalı.Ama biz biliyoruz ki batılılar ve onların yerli uşakları, ne zaman İslam coğrafyalarında Medeniyet, Sosyal adalet, Demokrasi ve Özgürlük kavramlarını kullanmışlarsa, aslında Cehalet, Sömürü, Despotizm ve Esareti kast etmiş ve de bunları getirmişlerdir.

Evet, Ortadoğudan sonra sıra şimdi de Afrikada!

Savaş meydanlarından gerisin geriye çekilen (Afganistan, Irak ve Libya gibi), çekildiği her bir siperi ateşe veren ABDnin sığır hırsızı kovboyları, bu yolda koşturdukları atlardan dökülen nallarını, Nalbantçılara toplatırlar.

Oysa zaman; İslamcı iktidarların(!) Kunaytra kanının bedelini almak zamanı olmalı değil miydi?!
Efendileri teveccüh etmişler, Afrikayı yeniden keşfetmiş gibi davrananlar da biliyor olmalı ki Tarih, bize; Muaviye iktidarının gizli gönüllü kadılık görevi ni üstlenen Ebu Musa El-Eşarinin, Malik Eşterin karşısında gündüze gece, geceye gündüz dediğini kaydetmiştir.

Bir de Osmanlıda meslek olarak kabul görmüş, Sele Kethudalığı var ki bu da ayrı bir yazıda incelenmeli.

Not: Yazının daha iyi anlaşılması için: http://irankulturevi.com/Zulmun-ve-koleligin-Rengi-Nedir-i624.cgi çalışmayı da incelemenizi öneririm.

Başa Dön