“Dünyayı verelim çocuklara, hiç değilse bir günlüğüne, /Bir günlük de olsa öğrensin, dünya arkadaşlığı, / Çocuklar dünyayı alacak elimizden / Ve ölümsüz ağaçlar dikecekler…” Nazım Hikmet
Bu dizeler gibi, anlayın isterdim,
Ey sevgili büyükler!...
“ Dünyayı çocuklara, bir de delilerle bırakalım…”
Çocuklar ölümsüz ağaçları dikerlerken,
Delileri de unutmayalım ve itiraf edelim,
“Biz akıllı yetişkinler, bu işi beceremedik…”
“Yönetemedik dünyayı, yaşatamadık sevgiyi…”
Hırslandık, kinlendik, sığamadık âleme… Sınırları zorladık, yaktık, yıktık,
Savaştık, öldürdük, ezdik, aç bıraktık… Çıplak işkenceler ettik, hak, hukuk tanımadık,
“İnsan” demedik, demeyenlere karşı çıkamadık, kaçmaya kalktık, göz yumduk...
Enerji derdine düşüp, nükleer karanlığı tercih eder olduk,
Bacalarından zehir bulutları yükselen termik santraller, iş kapısı göründü gözümüze,
“Doğa ile baş başa” dedik, villalar için orman talan ettik,
Hiç saydık, denizi, suyu, bereket fışkıran toprağı, gökyüzünde süzülen kuşun kanadındaki havayı…
Önce kirlettik, ruhumuzla birlikte tüm dünyayı…
Sonra gömdük, var oluşa ait tüm değerleri ve unuttuk bir sevmeyi, bir de her şeyi…
“Unuttuk biz akılı beynine sığmayan büyükler… Onlar değil…”
***
“Onlar, deliler ve çocuklar…”
“Çocuklara aşığım, delilere hayran…”
Şöyle bir bakın, sadece bakın onlara…
Hesapsızlıklarına, çıkarsızlıklarına ve yüreklerinde göstermeye, vermeye hazır oldukları ürkek sevgilerine…
Bir dal sigarada, mutluluğu delilerin çoklukla… sımsıkı sarıldıkları ceketlerinde, bir sokum ekmekleri,
“Bir sigara, bir ekmek…”
Umursamaz söylenmelerinde kızgınlıkları…
Çocuklarsa, bir baş okşamada, içten gülümsemeleri, bir tanecik şekerde tadı evrenin,
Sokak arasında tekmeledikleri bir topta, hırsları…
Maskesiz yüzleri gülümsüyorsa gülüyordur içleri, ağlarken akar gerçek gözyaşları…
Ne söylüyorlarsa o, ne yaşıyorlarsa, yaşatmak istiyorlarsa o…
***
“Deliler ve çocuklar…”Yeter mi ki, “dünyayı dünya” etmeye onların akılları?...
Bilinçsiz dürüstlükleri, anlamlı cahillikleri, ilk insanların kabalığını taşıyan tavırları,
Mutlu kılar mıydı çağın doyuramadığı insafsızları?
Tek bildiğim, “ biz akıllı büyüklerin” yaptıklarının ötesinde olurdu her şey…
Yeterli olurdu, “bir hırka, bir sokum ekmek…”
Onlarla birlikte delirecek, çocuklaşacak,
Tüm dünya insanlarının, kahkahaları temizlerdi kainatı…
“Gelecek yıllar yeni” olurdu…
Adı, “ümit,”adı,”sevgi,”
Adı “insan” olurdu…