erimiş dondurma gibi akarken Ankara
yıllar önce kesilmiş söğüdün gölgesi
düştü suda sevdayı haritalayan anın duruşu
kuğunun boynunda büyüyen şiir
etle kemik arasında hissettiğim ağrı
anızımda tökezleyen tarla kuşu
unutulmuş bir acıyı gülümserken dudaklarım
her yüzümle yüzleştim patikamda
patladı mayınlar öznesi dip tutmuş
yaşamda tanıdık ve gündelik ne varsa
pamukcuğunu döken kavaklardı
ardımda durmadan uzadı yol
meyveleri kısır soyağacımın
ahşap yapısı kurtlandı zamanın rüzgarında
yağmurunda geniş açılımlar yaşanırken
kimse farketmedi ateşin küle dönüşümünü
ve kimse bilmedi neden taşıdığımı
üc boyutlu acıyı dudaklarımda