Akşamlar, geceler sabahlar bitmiyor.Tıpkı mevsimler gibi...Mevsimler gelip geçiyor, bu akşamlar geçmiyor.Benim senden vazgeçemediğim gibi....Ama sen çok ama çok kolayca vazgeçiyorsun benden.Tıpkı kokusuz bir gülden bir aşığın vazgeçtiği gibi.
Kokmayan güller sevgili, kokmayan güller. Kokuk almak için kokluyor ama hiçbirşey duymuyorsun. Aynı benim gibi, yazmak istiyor ama yazamıyorum.
Sessizlik;
Sessizlik istiyorum, ama kulaklarımı patlatırcasına gecenin en ıssız vaktinde kötü bir gürültü,,,,,
Oysa;
Oysa ben, ben karıncanın karıncanın ayak seslerini duymak istiyorum. Onun yuvasına götürmek için bir buğday tanesini, yorulmuşluğunu anlatan hızlı, hızlı nefes alışlarını duymak istiyorum. Oysa şimdi, şimdi sevgili;
Arabaların lastik seslerini duymaktayım istemeyerek. Neden? Neden bu isteyipte yaşayamamak.
Karanlık;
Karanlığı yaşamak istiyorum, çöl ortasında günlerce sususz kalmış birinin tıpkı vahadaki suyu kana, kana içercesine karanlığı yaşamak...
Sonuçta seni istiyorum sevgili. Ama sen bana uzaktasın kilometrelerce, ve mevsimler boyu. Bana yaklaşmak için bir adım bile atmıyorsun. Olsun. Ama buna benim sana,senin bana, senin senin buna...
Yine sevgili dostlarımla beraberim bu gece.Onlar benim en sadık dostlarım sevgili.Hiçbir zaman onlarla olmak istediğimde beni satmadılar.Ama ben iyi bir dost değilim elimdeki kağıt ve onun karaladığı şu beyaz sayfalarla.Ne büyük bir dosttur kağıt ve kalem insana...
Kalem;
Yazar sen istediğin sürece, ve de kimseye söyleyemediklerini, herkesten ve herşeyden yakındır insana...
Beyaz sayfalar;
Denizin üstüne yazı yazsan kalır mı? Aşklar sevgiler suyun üzerinde, ama benim dostumda kalıyor,ömür boyunca değil sonsuza değin...
Sonsuz;
BİTMEYEN KAVGA!!!!!
Benliğim
öylesine kapılınmış bir duygular yumağı