Ufaklık...
Spinoza der ki “sevginin derecesi ölçüsüz sevmektir”… Öyle midir sizce de? Ölçüsüz bir şey olur mu?
Spinoza der ki “sevginin derecesi ölçüsüz sevmektir”… Öyle midir sizce de? Ölçüsüz bir şey olur mu?
Hep ayrılır aşıklar, kavuşulmayan aşklar aşktır gibi bir düşünce hakim. Aslında birliktelik bitiriyor bence... Romeo ve Juliet evlenseydi neler olurdu düşünebiliyor musunuz?
Sanki yıllardır sarılmışım sana gibi hissediyordum, sende yadırgamadın sarılışımı, sana yakınlığımı... "beklediğim an buydu" diye geçti içimden; "beklediğim kadın bu"...
Artık ağlayamıyorum bile!.. Gözyaşı tükenmez zaten de, ben tükendim... Bir damla düşünce saatler sürüyor senin ağıtın...
Seni bir daha göremeyeceğimi biliyorum. Bir daha sesini duyamayacağımı.. Bana sarılmayacağını.. Ama bilmek kabul etmek demek olmuyor bazen.
Herkesin aşk tanimi farkliyken ben aşka inanmam bile... Belki de dogruculuktan; görmedim ki!..
zamanla çiçeği almadan ona sahip olmanın yolunu öğrenmeye başlamışım bilmeden... birinin vermesindense onu fark edebilmeyi seçmişim..
Al işte yine yaptım. Yine koptum gerçek benden. Sanki kapımı çalsa açıcam da aşka. Korkağım ben. Yeryüzündeki en büyük korkak...
**![]()** / **giden ben degilim ama giden birakmadi arkasinda bir sey / birakan ben oldum
Yarın yine bir gün doğacak ve yanımdaki aklımdaki olmayacak...
Güneş doğacak ve ben seni düşüneceğim...
**ölsem mezarıma gelir misin? / beni gömerlerken ilk toprağı atan sen olur musun?
2003 ekim 25' inde yazılan bu mektup asla sahibine ulaşmadı. Makşuka Eylül ayında ölmüş ancak kasabada kimsesi kalmadığından haberi olmamıştır Aliyoşlam' ın.
Size en yakın olan camdan kafanızı uzatıp sokaktan geçen on kişinin ortalamasını aldığınızda beni bulacaksınız... Sıradanım...
1980 doğumlu olmama rağmen 10 yıldır çalışıyorum... İster istemez ne tam yaşında ne de olgun olabiliyor insan... Çoğu şeyi istiyorum ve istediklerimi yazıyorum... Genelde içimdeki fırtınaları ve onların gerçek hallerini... Dişiyim ve genlerime kodlanan herşeyi kabul ediyorum... Yaşamla kapışmaktansa nedenleri arıyorum, kendimle kapışmayı tercih ediyorum...
İstanbul
Genelde yaşadıklarımdan yola çıkarak yazıyorum. Ne tam olarak gerçek, ne hayal ürünü... Nadir de olsa kurgusal ve hayali şeyler de çıktığı oluyor elbette. Asıl anlatmak istediğim hep küçük satır aralarında saklıdır...
Mina Urgan, Paulo Coelho, Wilbur Smith, Ayşe Arman ve onlarcası...
Doğal ve olduğu gibi yazması bakımında Ayşe Arman, gerçek ile hayal gücünü inanılmaz birleştirebildiği için Mina Urgan