Adını Unutum Şimdi
Adını unuttum şimdi, herkes gibi. Uzun bir ismi vardı, tiyatro yaşantısındaki uzun 61 yıllık ömrüne tekabül eden. Tatlı dilli, derviş ruhlu bir insan olduğunu anlatırlardı bana.
Adını unuttum şimdi, herkes gibi. Uzun bir ismi vardı, tiyatro yaşantısındaki uzun 61 yıllık ömrüne tekabül eden. Tatlı dilli, derviş ruhlu bir insan olduğunu anlatırlardı bana.
Feryatlar, pimi çekilmiş bombalar eşliğinde uzun süren bir dans. Çalan müzik eşliğinde bildik şarkılar. Çılgınlık elbisesine büründürülmüş palyaçolar tüm dünyayı dolaşıyor.
Sadık Battal, “Asıl film şimdi başlıyor” dedi demesine de bakalım, bizim filmimiz ne zaman başlayacak? Türk sineması üzerine yetkin bir kalemin yazdıklarını okumakbüyük bir heyecan.
Türk sinemasının kendini bağımsız, bağlantısız sürdürebilmesi neredeyse imkânsız. Dış destek almadan film yapılamıyor. Haliyle izlemek için sinemaya koşturduğumuz film, kimin plağını çalıyor, bakmak gerekiyor.
Dünya tarihinde önem kazanan iki olay var. Bunların biri filme bir şekilde aktarıldı. Diğeri ise büyük bir prodüksiyon isteyen alt yapısıyla çekilmeyi bekliyor: Kudüs ve İstanbul.
İskender’in ayak bastığı yerlerde hayat bir daha eskisi gibi sürmedi. Bu büyük ideal, karmaşa ortamının hüküm sürdüğü meydanlarda ezildi ve tarihten bir sayfa olarak günümüze kadar ulaştı
mistik boyutta sinemamızın yeni açılımlara ihtiyacı var ve artık bu topraklara göz atmanın asırlık çınarlara yaslanmanın vakti geldi. Türk sinemasını üzerindeki büyü ancak bu topraklara kulak kesildiğimizde bozulmuş olacak.
Dünyanın her yerinde korkuyla yüzleşen ve korkuyu yerleştiren ABD’nin gerektiğinde resmi sıfatını da taşıyan sineması Hollywood, Halka’nın ardından Karanlık Sularda ile karşı karşıya kaldı.
Tanrıkenti izlerken teröre bulaşmış, bir şekilde şehirleri kana bulayan ve acımasızlığını ispat etmek istercesine canavarlaşanları düşündüm.
Film boyunca şehirlerde yaşayan, koca binalarda gündelik hayatını sürdüren insanların plastik hayatlar yaşadığı hissine kapılıyorsunuz. Helikopterin çarptığı ve alev alan binalar, kurşun yağmuru altında delik deşik olan havalandırma bölgeleri, kovalamalar
Matrix çılgınlığının üzerinden dört yıl geçmesine rağmen gündeminizden düşmemesi hayra alamet olabilir mi? Ya da şöyle soralım; Bu filmde ne var ki sinemayla ilgisi belli bir çizginin üstüne çıkmamış olanlara bile cazip geliyor, adeta bu çılgınlığı yaşama
Adamın biri gözlerini bir cami avlusunda dinlendirirken bir rüya görecek. / Küçük bir
İnsanın içindeki canavarı yemlediği sürece tüm adalet duygularından sıyrılması an meselesi olabilir. Suç makinesi olmaya karar verenlerin yıktığı değerler arasında ‘güven’ duygusu da vardır.
Ağa dizileri İstanbul’daki Laila’ları bulundukları bölgeye taşıyor ve orada da çok renkli bir hayatın yaşanabileceğini gösteriyordu. Nitekim çok geçmeden gazetelerin ‘kıroyum ama para bende’ mantığını gözeterek verdikleri Diyarbakı
ayakları üzerinde durabilen, eylemini anlayabilen ve anlatabilen filmlere yol açılmalı. Ama bu sevgili yönetmenlerimizden bir ricamız olacak. Acaba dünya sinemasının şu an geldiği yerden haberleri var mı? günümüz insanına hitap eden filmleri izleyip eleşt
Diktatörün de kahramanın da verdiği poz, aynı gibi görünür ama biri yüce biri de cüce değerlere sahiptir. Aradan geçen yüzyıllar şüphesiz bu resimleri silikleştirecek tarih sayfalarında. Ama dijital teknoloji her asırda diktatörlerini ve kahramanlarını ay
Adam renk değiştirdi ve türlü boyalarla karışıp her birimizin önüne düştü. Adam, yarınki dünyanın manşetiydi. Kırmızı harflerle karalanmıştı ve ne yazdığını okumak mümkün görünmüyordu. Bir alın yazısı mı, bir tükeniş mi bir haykırış mı, kimse bilemedi.
Ç
Günümüz toplumlarına ve yönetme anlayışlarına uygun görünmemesine rağmen, ya şu an yaşanan gelişmelere paralel bir mantık öne çıkarılıyor ve size gösterilen yol bunu işaretliyorsa? Büyük reis kulelerin yıkılmasından sonra ülke içi özgürlüğü biraz tırpanla
Bizi illüzyonun eşiğinden geri çevirten, daima önümüze bakmayı sağlayan güç, geçmişten alabildiğimiz ibretler olsa gerek. Evet, bir şeyler yaşanmış ve yeni bir hayat namluya sürülmüştür. Bunun içinde Taif'te taşlanmada var, Filistin'de katledilme de.
o yüz, o bakışlar bana ait değil. gözlerimi yummamı istediniz ve göz yumdum, her şeye olduğu kadar gerçeğe de. kara bir bulut gibi sardınız etrafımı, görmezden gelmemi istediniz beni var kılan ne varsa. sürekli mazlum olduğunuzu söylediniz, hepimiz adına
istanbulluyum. yaşarken yazmak nasıl bir şey keşfetmeye çalışıyorum, inanılmaz güzel ve bir o kadar da acılarla dolu.
istanbulda yaşıyorum ve bu şehirde yaşanan anılara dokunmadan geçip gitmeye çalışıyorum.
istanbul
duygusal öyküler
mustafa kutlu, refik durbaş, adem özbay