Bir Özlemin Terennümünde Güzellikler!
Nasıl bir özlemdir ki şu memleket hasreti / Ta derinlerden o özlemle nefesler
Nasıl bir özlemdir ki şu memleket hasreti / Ta derinlerden o özlemle nefesler
Gelme artık dil yeksan olunca ne keder / Esrarı hicrana sürükleyen onca heceler
Artık beklenen an gelmek üzereydi / Alınan nefesler bir o kadar hissizdi
Bir ahenk içinde aradığı hoş asudeliğe / Rahmet esenliğinde ki hilmin şevkine
Gözlerin nazar ederken meftun bırakıyor / Seni âlemler içinde ne çok manalaştırıyor
Ne çaresiz bir dert ki kime söylemeli / Doktor bilmecesi hecelerin yetersizliği
Mahzun bir haykırış nasıl hükmü vaki / Takatsiz bedenin son gayretleri misali
Bilir misin neler vardır bakışlarında! / Gözlerin bir başka konuşur bilir misin?
Haydi, durma artık bir zaman-ı hazanında / Geçmişin idrak içinde sunulduğu salkımda
Bırakmayın bir çaresizliği solutmayın / Yalnızım işte tutunacak bir haldeyim /
Sesin geldiği yöne bakan insanlar istem dışı o yöne doğru ilerliyorlardı. Kalabalık hayli artmıştı fakat neden bağırıldığının henüz bir esamisi görülmüyordu.
Ne yapardı ki gaspı yer, zülüm etmekten başka, çalıp çırpmak ne ala, tecavüzler hak telakki edilirken, zülüm tavan yapmışken mazlum kimin neyine öyle değil mi?
Çark hızla yol almaya devam ediyor / Bir müdahale imkânımız bulunmuyor
Nasıl bir hevesse zuhur eder kendi halinde / Seni sana bırakmadan alır götürür
Kuşlar o kadar güzel uçuyorlardı ki hürriyetin yekparesinde bir nefes sıhhat gibi.
Oldukça canlı ve diri bir keyfiyette, hilkatleri mucibince, rızklarının taksimince!
Semanın haşmeti, maviliğin enginliği, bulutların serpilişi bir nizamın ölçüsüydü.
Muhakkak ki soruyorum, düşünüyorum, fikri teatiyi çok önemsiyorum.
Zaten bundan öte ne yapıla biliyor ki? Sessizlik içinde nefeslenme gibi!
Hadiselerin mücbir sebepleri belli değil mi? Yıllara sâri bir illet misali.
Mana muhayyilesi, bir hasret olarak gün yüzüne muhtaçtı…
Üstatlar rahmetin şerefine nail olurlarken…
“iki hayatın var olduğunu ve hayal âlemin de bulunduğumuzu farz edersek, ağırlığın verilmesi gereken yeri bilenlerdendir demek yerinde olur” diyorsunuz.
Bir sahipsizliktir alıp gidiyor başını / Fetret devdi diyorlar hissiyat ahiri
Bilinmeyenler iklim kuşağında fideler / Yeşertmek için dikilir her türlü filizler
Düşünmeye hassaten zaman ayıran, naifliği önceleyen, estetiği seven, güzelliklerden şevk alan, gönüllerin deşifresiyle uğraşan, halin dilinden haz alan, aşk için meşkin zaruretine inanan, hilkatin ve aidiyetin serinliğinde yazmaya çalışan bir can.
1957 Kayseri doğumluyum. Bir kamu sektöründe idarecilik yapıyorum. Neyi düşüneceğimi bilmeyi seviyorum. Evliyim.
KAYSERİ
Atmosferde yankı bulan feryadımın ahenk sızısı!
Mehmet Akif Ersoy,Sezai Karakoç,Necip Fazıl Kısakürek, Cemil Meriç
Edep içinde bir paylaşım esasına dayanarak yazan herkes...