Erzurum Hatırası
Müzeyyen kardeşimden geliverdi bir çağrı, / Erzurum bekliyordu yöneldik ona doğru.
Müzeyyen kardeşimden geliverdi bir çağrı, / Erzurum bekliyordu yöneldik ona doğru.
Soyu sopu meçhul piçin birisi, / Vatan sevdamıza söz edip gitmiş.
Yuvayı dişi kuş yaparmış derler, / Sıcacık bir yuvam oldu sayende.
Canım dedim ey canan sonunda candan oldum, / Ayağına kapandım dinden imandan oldum.
Kulağında yer yok hep delik deşik, / Ne modern olmuşsun be güzel kızım.
Ömür ödünç verilince nefese, / Nesnelerde mevcut özü aradım. /
Ne imlâ biliyor ne de noktayı, / Aklına geleni yazıyor işte.
Yıllardır etrafı eder temaşa, / Zirvede oturur Toros Dağları. /
Bazen aceleci bazen de yorgun, / Kıvrılan bir yılan Alata Çayı.
Koca yıl, kocamış yıl nereye gidiyorsun? / Son aralık gecesinde elveda diyorsun.
Şöyle bir bak tarihe kimdir katledilenler; / Yarı canlı şekilde toprağa gömülenler.
Başını yastığa her koyuşunda, / Rüyanda gördüğün ben olmalıyım. /
Vuslata beş kala titreyen eller, / Geline takarmış yüz görümlüğü. /
ALTIN RIHLI İKİ KELİME
Şiire aşinalığım, çocukluğumda Elif ninemden (Annemin analığı) dinlediğim manilerle başladı. O manilerin bende bıraktığı derin izleri yıllar sonra yazdığım ilk şiir denemelerimde fark ettim. Liseyi bitirdiğimde ise bir defter dolusu manzume ( O yıllarda şiir) vardı duygularımı anlatan. Bu yazma isteği beni Edebiyat Fakültesine yönlendirdi ki ben gerçek şiiri orada öğrendim. Çok geçmeden bir şey daha öğrendim ki lisede yazdıklarım şiir değildi.
Aldığım edebiyat eğitiminden dolayı sanatçı olmak için önce çırak olmak gerektiğini de öğrenmiştim bu arada. Ve bu yüzden kâh Faruk Nafizle Ulukışla yolundan Orta Anadoluya yol aldım kâh Yahya Kemalle birlikte Günlerce siyah ufka baktım gözlerim nemli Kimi zaman da Hasret beni cayır cayır yakarken bedenimde buzdan bir el yürüdü Recaizade Mahmut Ekrem misali. Fakülteden mezun olduğumda ise İstanbulu dinliyordum gözlerim kapalı gönlüm açık.
1990lı yıllara doğru duygularım sel olup taşmaya başladı kalemimden şiir olarak. Bu sel, bazen ölüm, bazen ölümden beter ayrılık, bazen Erdemlinin doyumsuz güzelliği, bazen de aşk olup akıyordu gönül kaynağımdan. Zaman zaman selin sona ereceğini düşünüp ürpersem de çok geçmeden yanıldığımın farkına varıyordum. Ve o sel aktı, aktı, aktı
Derken seneler geçip de Kırklara erişti yaşım nihayet / Teneşir paklasa korkum mu olur? / Unumu eledim astım eleği / Der isem ölüden farkım mı olur? şeklindeki mısralarımla yıllara peşrev attığım bir gecede bir rüya gördüm. Rüyamda köpük köpük duvağı olan bir gelin vardı. Gelinin çok güzel olduğunu hissediyor ama yüzüne bir türlü bakamıyordum. Ben kan ter içinde kıvranırken rahmetli babam Yüz görümlüğünü tak oğlum! dedi. Cebime elimi attığımda kırmızı- beyaz renkli bir hediye paketi buldum. Uzun uğraşlar sonucunda açılan paketten bir mücevher kutusu, kutudan da bir kitap çıktı. Ve ben hayal kırıklığı içerisinde tam geri dönecektim ki bu defa da üniversiteden hocam Prof. Dr. Saim Sakaoğlu Evladım, sakın ha! Vaz geçme! deyince büyük bir şevkle kitaba yöneldim. O esnada gelin de bana doğru birkaç adım atıp durdu.
Artık ikimiz de gözlerimizi kamaştıran bir ışık huzmesi şeklindeki kitaba bakıyorduk. Dikkatle baktığımda paha biçilemez incilerle süslenmiş altın rıhlı iki kelimeyi okudum:
Yüz Görümlüğü.
Dört yıl önce yaşadığım bu esrarengiz olaydan dolayı 25 Kasım 2011'de şiir severlerle buluşan kitabımın adı "YÜZ GÖRÜMLÜĞÜ" oluverdi.
4 Mart 1967 tarihinde Mersin-Erdemliye bağlı Tömük beldesinde dünyaya geldi. Babası, Dağlı köyü Garamatlı (Kara Ahmetli) sülalesinden Ali Bey(Tapan Ali); annesi ise Karahıdırlı köyü Kizirli sülalesinden Sultan Hanımdır.
Murat Arıcı, ilkokul ve ortaokulu Tömükte, lise öğrenimini Erdemlide tamamladı. 1989 yılında Erzurum Atatürk Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünden mezun oldu.
1990da Türk Dili ve Edebiyatı öğretmeni olarak Şanlıurfa İmam-Hatip Lisesinde göreve başladı. 1991-1992 yılları arasında İstanbul ve Muş illerinde Yedek Subay Öğretmen olarak askerliğini tamamladı.
1993te Erdemli Çıraklık Eğitim Merkezine atandı. Bu okulda öğretmenlik ve müdür yardımcılığı görevlerinde bulundu. 2003 yılından beri Erdemli Lisesinde Edebiyat öğretmeni olarak çalışmaktadır. Şiirleri, kasım 2011'de çıkan "Yüz Görümlüğü" adlı kitabıyla fanilikten bakiliğe yol almıştır.
Erdemli/Mersin
Ölçülü ve kafiyeli olmak kaydıyla şiirin her türlüsü
Fuzûlî, Baki, Sümbülzade Vehbi, Yahya Kemal, Faruk Nafiz ve Cemal Safi
Faruk Nafiz Çamlıbel