Alaçam'da bir sabah
İzmir bunaltıcı bir yaz sabahına hazırlanırken, biz 300 kilometre ötedeki zirvede kış mevsimini yaşıyor gibiyiz
İzmir bunaltıcı bir yaz sabahına hazırlanırken, biz 300 kilometre ötedeki zirvede kış mevsimini yaşıyor gibiyiz
Hoparlörden cızırtılı bir ses yayılır ansızın:
İzmir'den Ankara'ya gitmekte olan Anadolu Turizm'in değerli yolcuları, Kula terminaline hoş geldiniz, kaptanınız yarım saat yemek ve ihtiyaç molası vermiştir. Çaylarınız şirketimizin ücretsiz ikramıdır.
Şu çiçeğin rengine bak, sen böyle karanfil gördün mü? Balkondaki sardunyalar neredeyse dört mevsim, pembe, bordo, kırmızı çiçekler açarlar. Gözüm gibi bakarım onlara.. En çok sardunyaları severim, annem de-rahmetli- bayılırdı sardunyaya.. Pencere içlerine
Ben büyük kentlerin yirmidört saat yaşayan yanını seviyorum. Alışveriş merkezleri, sahil restoranları, barlar, eğlence yerleri, giysi, ayakkabı mağazaları.. Biliyorum sen de böyle yerlerden hoşlanmıyorsun. Eğer sen hoşlanmıyorsan bu benim de hoşlanmayacağ
Orta boylu, kara kaşlı, kara gözlüydü, kravatını gevşetmişti, yaz tatili yakındı çünkü, gömleğinin yarısı pantolonundan taşmış sarkıyordu. Saatlerdir beklediği liseli sevgilisini görünce heyecanlandı.
Havuzlu kahvede oturduğu masadan doğruldu, ayağa kalk
Çaylarını yudumlayıp, dolunaya karşı birer sigara yaktılar, hala büyüklerinden gizli sigara içiyor olmanın heyecanıyla.. Sonra türküler söylediler birlikte, sesleri ovada yankılandı:
Derdim çoktur hangisine yanayım
Yine tazelendi yürek yaresi
Ben bu d
Nurişlerin evinin karşısında komşuları Çetine ait, her tarafını asmaların sardığı, pembe üzüm salkımlarıyla süslü bir bağevi vardı. Girişi domates tarlası, arkası asmaydı. Yoldan girip tarlanın önündeki patikadan birkaç adım atılınca sol tarafta ağzı ko
Olabildiğinde pistten uzak durmaya çalışan, daha çok konuklarla ilgilenmeyi tercih eden ablanın, zaman zaman gelinle damada dalıp, gözlerindeki nemi kimseye farkettirmeden elinin tersiyle silmeye çalışması bundan..
Erhan, uzaklardan, çok uzaklardan gülüm
Ah! çürümüş bu aşk / düşüyor yaşlı bir çınar gibi /
Zile bastı, odacıyı çağırdı, bir çay söyledi kendisine, bir sigara yaktı, kalktı pencereyi açtı. İçeriye lodosun taşıdığı sonbahar doldu.. İlk yağmur damlaları belediyenin avlusundaki tozları havalandırıyordu. Odacı çayını getirdi, masasına bıraktı.
Evimize ilk geldiklerinde günlerce babama ve anneme yakın bir yerde uyuma ihtiyacı hissettim.Korkuyordum, rüyalarıma bile giriyorlardı.Çünkü misafirlerimiz iki beyaz torba dolusu yüzlerce insan kemiğiydi. Hepsi biraraya getirilip sıralandığında iki in
Türkiye’nin üçüncü büyük kentinde, modern binaları, geniş caddeleri ve rahat ulaşım olanakları ile kentin içinde, eteklerine
Turgutlu, İzmire ve bu büyük kenti çevreleyen körfeze pek uzakta değildir. Nemli ve boğucu sıcakların hüküm sürdüğü yaz mevsimlerinde, İzmirlinin içini ferahlatan imbat rüzgarı Bornova Ovasından içeriye sokulur, sokulmasına da Belkahve rampa
Öğle üzeriydi. Ama hala serindi hava.. 40 haneli Sarıyar Köyü’nde yeni bir gün başlamıştı. Kırmızı kiremitli kerpiç evlerin ceviz, kavak, dut ve kayısı ağaçlarının arasına gizlendiği köy, uyku mahmurluğunu üzerinden atmış, canlanmıştı.
Poyrazın Ege Denizinin nemini soğuk bir yorgan gibi İzmirin üzerine örttüğü bir akşamdı.Seni sinemanın kapısında görmüştüm. Sanki o soruyu sormak için özellikle beni beklediğini düşünmüştüm.Affedersiniz, saatiniz kaç?..
Mutfak kapısıyla, salonun kapısını ayıran duvarda kendimi enine boyuna verebildiğim bir ayna vardı. Yatak odasından salona giderken, koridorda tam karşımda, salondan mutfağa yürürken sağıma döndüğümde yanıbaşımda hep bakılmaya hazırdı.O aynaya baktım.
Bu öykü 1980 öncesinde, terörün bütün ülkede olduğu gibi İstanbul'da da etkin olduğu günlerde üniversite eğitimi gören İzmirli bir öğrencinin, zorlukla sürdürdüğü yaşamından kesitler veriyor.
İzmir\'de 23 yıl profesyonel gazetecilik yaptım. Şimdi basın danışmanı olarak çalışıyorum. Gezi notlarımdan derlediğim Bisikletle Yollar Yolculuklar ve yağmurlarla ilgili şiir ve düzyazılardan derlediğim Yağmur Damlaları isimli kitabım yayınlandı. Yazdıklarımı edebiyatı seven herkesle paylaşmak istiyorum.
1957 yılında İzmir\'de doğdum. Gazetecilik mesleğine 1979 yılında Yeni Asır Gazetesi\'nde başladım. İktisadi ve Ticari Bilimler Fakültesi mezunuyum. Kendi imkanlarımla iki kitap yayınladım. Öykü kitabımı ise yeni tamamladım.
İzmir
Yazı biçemimin temelinde 1974 yılından bu yana tuttuğum günlükler var. Gençliğimin ilk yıllarında bende bir yaşam biçimi haline gelen kitap tutkusu ise birikimimin temelini oluşturuyor. Genellikle öyküleri tercih ediyorum.
Rifat Ilgaz, Necati Cumali ve Yaşar Kemal'den çok etkilendim.
Necati Cumalı, Demirtaş Ceyhun, Rifat Ilgaz.