Saddam, kızı Irak ve tecavüzcü Bush...
Gerçek bir öykü;
Sarhoş Baba Saddam, kızı Irak Halkı ve tecavüzcü Bush ve şürekası...
Gerçek bir öykü;
Sarhoş Baba Saddam, kızı Irak Halkı ve tecavüzcü Bush ve şürekası...
Bes, adamın gücü ve görüntüsü karşısında gerekli ve yeterli yanıtı veremeyeceklerini anlamakta gecikmedi. Cebindeki çakı bıçağını çıkararak korkutma amacıyla; adamla kendisi arasında...
Güneş; yüksek oranda nemli havayla, insan vücudunu ıslak kavuruyor, terletiyordu. Aslında bedenlerden çıkan bildik saf ‘Ter’ de değildi. Sanki vücudun deri altı yağı, terle yoğunlaşarak akıyordu
Örgütlenmeleri ve raporları o kadar ayrıntılı ki; küçük bir ülkenin, küçük bir köyünde bulunan bireyin geleceğini bile bir şekilde düzenleyebiliyorlar..."
Med. "Bu kez Sodgom ülkesine özelde Ad Kentine bir saldırı olmayacak... Senaryo böyle düzenlenmiş..."
Küçüklüğünde büyüklerin anlattığı efsaneleri, okuduğu bazı öyküleri anımsadı. Bunlar; Olağanüstü yetenekte olan cinler, şeytanlar gibi bazı varlıkların; insanları kendilerine esir ederek, onlardan yararlandıkları ve kullandıkları içerikliydi...
Küçük bir çocuk, elinden çekiştirerek götüren babasına; "Baba!... Saddam’ın füzesi ne zaman düşecek?" diye soruyordu.
Birde gelenekselleşen ve yansımasını filmlerde sürekli bulan bayan yanındaki koruyucu, soğukkanlı erkek tipini oynamalıydı.
Ad kentinde öğrendiği ve bu tür güzellikleri anlatmak için kullanılan “Tanrı, boş vaktinde yaratmış...” deyişini anımsadı. Bu deyiş Markız’da örtüşüyordu...
Yaşamı boyunca ilk kez bu kadar yoğunlukta seviniyordu.... "Yemeği dışarıda..." demiş, "Kahveyi senin evde içeriz... Falıma bakarsın," diyerek de eklemişti...
Boğazı düğümlendi.... Öksürdü... Ses telleri arasında bulunan balgamı sökmüştü. Ve yuttu. Ortamın estetiğine uygun davranış buydu.
Yargı Başkanının, cümleleri daktilo sesleriyle karışıp anlaşılmaz bir hal alıyordu. Ses; Budist törenindeki rahiplerin mırıltıları gibiydi.... Ber, yazdırılanları daha iyi duyabilmek için serçe parmağıyla her iki kulağının deliklerini sarstı...
Sağkol, elinin tersiyle alnındaki birikmiş teri sildikten sonra, kızgın ve küçümser bir tavırla; "Karşı taraftan da epey adam birikti," dedi. "Ortalık alevlenebilir...
Ber’de Kent sakinleri gibi Kimyasal ve Biyolojik başlıklı FÜZE’de somutlaşan ölümü sürekli ensesinde hissediyordu.
"Sizin yasanıza göre bu durumda soğuk su içmeniz gerekiyor."
İcra Görevlisi,"Ağzınızı düzeltmezsiniz, sizin hakkınızda tutanak tutmak zorunda kalacağım"
Mavi bulutlar, yağmur yağacakmış gibi kararmıştı.
Birden kaldırım taşlarını eliyle tutmaya çalıştı.
Kara bulutlar arasından her biri güneş iriliğinde iki gözün kendisine baktığını gördü. "Tanrım!... Bu gözler?..."
Kadın, gözyaşları içinde "Hiç olmazsa Buzdolabını bıraksanız," dedi, kucağındaki çocuğa bakarak ve baktırarak. "Maması bozulur..."
Ber, kulaklarında uğuldayan sesleri duyuyor ama bir türlü gözlerini açamıyor, arada uyuyor ve yarım uyanıklık yaşıyordu. En son gözlerini zorlamayla açtı.
Ber, gözlerini açtı... Çığlık attı... Yatağından fırladı. Ayağa kalktı. Karşısındaki duvara bir kez daha baktı. Sırtını döndü.
Gözlerini ovuşturdu.
"DEVMALDEN-Y.DOM isimli holding, ülke tarihinde görülmemiş bir beceriyle milyarlarca sermayeyi iç etti." dedi, ağzından iştahlı sesler çıkararak. "Valla helal olsun! Tereyağından kıl çeker gibi...
Soyutlamaları seviyorum...
Bahattin YILDIZ, 1963 Mardin doğumlu.
İlk ve Ortaöğrenim yaşamını; Elazığ,
Batman, Bursa, Kayseri İllerinde geçirdi.
İ.Ü.Hukuk Fakültesi’nden 1987 yılında
mezun oldu.
Avukatlık stajyerliğini; Mersin’de yaptı.
1990 dan beri Avukatlık Mesleğini
Adana’da sürdürmektedir.
Dansöz Kıvırmaları isimli romanının matbaa baskısı Ağustos 2003 'te çıkmıştır.
ADANA
“Dansöz Kıvırmaları,” isimli Roman; Bir Avukatın yaşamını merkez alarak, çağın çok sesliliğine paralel; bir çok konu içeriyor... “Güvenlik, Yargı, Mafya, Politika, Demokrasi, vb. birçok alanla, kavramla yüzleşmesi...
Asimov, King, Kafka, Dostoyevsky...
İçimde ki; Ben.