Arzu Kulaç Sevimli

Bir Anlık Her Şeyin Olur

Bu yıl bir şey fark ettim kaç birlik devirirsek devirelim, ne yaşamış olursak olalım, insanın içi akıl almaz büyüklükte. Herkesi her şeyi ne kadar kendimize dahil etmiş olursak olalım, her zaman mahrem bir yerimiz var içerimizde. El, göz, söz değmemiş. Yaşamaya dair ne varsa umutlarımızı ektiğimiz o yer,

Yüreğinin Ayarına Su Katma Kayra

Ve yalnızlık. Onunla mutlaka dostluk kur. Yalnızlık insanın kendi kendine yarenliği dostluğudur. Tüm yaşamışlıkların ardında ne kadar çok insanın olursa olsun, insanın tüm yolculukları kendinde son bulur. Hem tüm kahramanlar yalnızdır. Yalnızlık insanın anası, babası, kardeşidir, yuvası ve yurdudur...

Taş Oldum Baş Yarayım

Bu yazı acının ilk yirmi dört saatinde samimiyetle tamamlanmıştır. Aradan geçen beş günde hiç bir ekleme çıkarma yapılmamış ancak sosyal acılarımızın ve kişisel samimiyetsizliklerimizin hikayesinde bir kez olsun yanılmak dileğiyle tarafımdan altıncı gün yayınlanmıştır. Yazıyla kendini ifade etmeye çalışanlar için ülkemizde bu gün kerli ferli yazarların bile başını

Yadırgama

Evet susturuldum. Yok yok, kimse kapıma gelip ağzımı kapatmadı henüz. Ancak anladım ki yüreğimde bir kazı yapılması halinde bulunacak “ucundan tutacak hiçbir şey kalmadı mı!” sorgusundan müteşekkil silah ve mühimmatım suç yeni tanımında. Susturuldum ve sustukça büyüyor İçimde telafisiz susmalardan derin bir yara
Kanayan kırıkları canımın

Bayram Gelir Neyime!

Hepimiz sırtımızdan kurşunlandık. Ne katillerimiz cezalandırıldı ne faillerimiz yakalandı. Aklımıza geldikçe gadre uğradığımız, toplanıp üç beş kişi dökülüyoruz sokağa Bağrınıyoruz, zorumuz neyse! Tamam, hatırladım. “Demek hepimiz öldürüldük ha! Hepimiz faili meçhulüz ya!”

Dert Yok Hem Dert Çoooook

ÖrtmNim sEn Bize oKuMA YzMa ÖretTİN. S.s by XD”
“Hay öğretmez olaydım. Kiiim ben mi! İyi de yavrum ben senin okuyup yazdığın dili bilmiyorum ki! Sonra parmak kaldırmadan ulu orta feyzbOkıma niye yazıyorsun çocuğum? Velilerinize söyleyin beni arkadaş listelerine eklesinler. Tüm “Gayret ederse başarabilir”lerimle, “Aslında çok

Seni Kayıramam

Çağrılarını aldım.Mahallenin köpekleriyle paylaştığımız unufak leblebi tozları gibi yüreğime, yaralı anlayışımı yama yapmaktan yoruldum Anlamsız sözlerin, samimiyetsiz seslerin kaçağıyım. Öfkeliyim. Can değil, kan çekiyor benim canım. Ve kararlıyım artık kendimi ısırmayacağım. Belki çıkıp kendime bir oje alırım en kırmızısından, karşıma çıkan ilk yanılgının göz bebeklerine saplayıp parmaklarımı, doyana

Kelimelerin Bittiği Yer

Anladım ki insan en çok sesinde taşıyormuş kendini. Kelimelerin dizgisi bir yana, duyguların sedaları yıllanmış. Belirgin bir bezginlik var sesimde. Yenik bir sızlanma, umutsuz bir sitem dizgilerimde. öfkemde dahi ihtiyar bir anlayış İçimdeki hırlak köpek, kavrayışım, dillendirişim, “çüş eşeğim çüş” diye haykırışım bile yaşlanmış.

Bir Gram San\_at Kadar

Belki sizin bizim haberimiz yok, kim bilir o paralarla ne okullar yapıp, kaç binlerce çocuk okutuyor. Kıl olduğu, çorabı kaçmış, kimlere çorap alıyor kim bilir? Az gelişmiş bölgelerimizi gizli saklı ziyaret edip, kız çocuklarının maruz kaldığı onca açlık, onca cahillik, onca tecavüz, onca töre cinayeti, dağlarca haksızlık, derinlerce

Bir Küfür Kii!

Bu küfür bildiğimiz küfürlere pek benzemez. Edilse rahatlatmaz, belki edilmesine kelimelerin kifayeti yetmediği için ağızdan çıkmaz. Dehşetinden alfabesi donar, içine yerleştiğinin. Çünkü bu küfür haksızlık karşısında duyulan çaresizliğin dilsiz ağıtıdır. Çünkü bu küfür yutkundukça yakan bir zehir, soludukça öldüren bir nefes, büyüdükçe imkânsızlaşan bir sestir

Kim Tutar Seni Be!

Çok değil, beş-altı durum artı reçetenin ardından, sonunda otobüse binmek zorunda kaldığım bir gün, ilk uygulamayı hayata geçirmeyi başardım. Nezaketle; gideceğim yerin güzergâhı üstünde olup olmadığını sorduğumda,“ Kör müsün, okuman yazman yok mu?” diye hırlayan otobüs şoförüne;
“ Evet, körüm. Okumam yazmam da yok. Fakat bu

İlk Roman

Bu sıra yine kaşınıyorum. Hayalimin yaratıp, dağarcığımın seslendirdiği yazılası karakterler doluşuyor rüyalarıma. “Okunası bir kitabım var diyenin saf bir yanı kalmalı, yazanlar da en az karakterleri kadar, inanılmaz olana inanmalı.” Diye fısıldıyor her biri kulağıma...

Başa Dön