Öldürülmekten değil, döndürülmekten dönmekten korkan bir gençliktik.

“Yılllar sonra akarsuların özelleştirileceğini söyleselerdi o yılllarda terelmiş pantolonlarımızın örttüğü oturma organlarımızla gülerdik sav sahiplerine.”

Toplum beklenti içindeydi. Bu beklentilerinin gerçekleşeceği günleri, arada bir kadim futbol amigolarının maç tezahuratlarından esinlenerek uydurduğumuz sloganları haykırarak, şehirlerarası otobüsler dahil ulaşım araçlarının tümü kaptıkaçtı usuluyle çalıştığından olacak, akıllı uslu bekliyorduk.

Onun, beni tanımaktan ne kadar uzak olduğuna bir kez daha şahit olmuştum. Üstelik bu seferinde kimsenin aklına da uymuş değildi. Kocaman bir kabın içine su doldurmuştu. Üstünde baloncuklar uçuşan suya beni soktuğunda canhavliyle elini tırmaladım.

Parti Başkanları Faaliyetlerine Hız Verdi.

Bitmek mi, zor gitmek mi?

Koc Vakfi vergi muafiyetinden de yararlanıp Devlete ait orman arazisinin üstüne ‘bol paralı üniversite’ kurdugunda, eğitim binalarının üç katı alana Migros, Divan Pastanesi, magazalar, muhteşem deniz manzaralı lojmanlar kondururken ' Eğitim Gönüllüsü' olsun; ömrünü mahkeme kapılarında asılsız iddialarla çürüten bir yazar kendi çocuklarından esirgediği mirasiyla eğitim vakfı kurdu

Bizden daha biz kalmış bir yabancı kent.

Kocaman tabakta sunulan yarı kanlı bifteğinizi Avrupai çeşni “Hardal”la mı Kahramanmaraş yöresi mahsulü kırmızı toz “Biber”le arzu edersiniz?

Gagasında kundağa sarılmış bir bebek taşıyan; konacak baca arayan bir leyleğin kabarma resmi işli, tahtadan, dört köşe kumbarayı babam bir iş dönüşü evrak çantasından çıkarıp önüme koymuştu.

Ünlü Gurme Ekonomist Al-Sat Kaktüs'ün Gözlüğünden Son Bilimsel Gelişmelerin Ekonomimiz Üzerinde Olası Etkileri.

“Biz yönetime el koyduk ineklerin verimi arttı. Boğaların beline su yürüdü. Neden derseniz bizden önce buralarda terör vardı. Her gece çatışmalar çıkıyordu. Zavallı hayvanlar silah sesinden korkuyor; verimleri; azalıyordu. İsterseniz yanımızda o dönemde de sıkıyönetim komutanlığı yapan bir arkadaşım var ona soralım. Hakkı Albayım, buralarda geceleri az mermi

Önce kafamıza garip bir tabanca dayıyorlar sonra elektrikli testerelerle vücudumuz ikiye ayrılıyordu.

Ey Vatandaş! Birinci vazifen, nerede bir protestocu bir genç görürsen, neyi protesto ettiğini anlama, dinleme gereği bile duymadan onu oracıkta linç etmektir.

“Bayram değil seyran değil. Eniştemiz, sermaye yandaşı medyamız durduk yerde bizi niye öptü.” Cevap sorunun içinde gizli…

A.H.B.Ajansından Seçme Haberler.
Ertuğrul Lökdöt Toplu Yazıları.
Kılcal Kulunç'un Gülüşü Tescil Edildi.
Aziz Yıldıyım'dan Şok Açıklama.
Kaşar Evren'den Çok Özel Bir Açılış Töreni.

Kaldırım boyunca uzanan demir parmaklıklara dayanan insanlar parmaklıkların
sallanışına ayak uydurmuş; titreşiyorlardı.

İlk sevgi tepkisi veren organ gözlerdir. Bir başka dalgalını verir, bebeğinin etrafını saran açık deniz yosunları.

İlkokul sıralarında, insanoğlunun aya ilk kez ayak bastığını gören biri olarak 2000'li yılları bambaşka hayal etmiştim.

O günün Amerikan askerleri, Avrupalı kızlara bu garip sıvıyı ikram ederken bizim Avrupalı dostlarımıza baklava ya da lokum ikram ederken hissettiğimiz duyguları yaşamış olmalılar.