Ayrılıklar yeni başlangıçlar doğurur derler, benim dileğimde bu.
Ama bu ilk ayrılığım daha çok hazırlıksızım, bence, biraz daha uzaya bilirdi. Ne yapayım. Oniki yıl yetmedi işte. Kırk kişilik yalnızlıklar sınıfını geri istiyorum. Kahve rengi sıraları,hemen arkamdaki pencereyi,beyaz tahtaları ve susmak bilmeyen arkadaşlarımı geri istiyorum.Bana ne geri gelsinler.Biri zamanın fişini çeki versin.Durdursunlar bu ne zaman, nerede duracağı belli olmayan tireni, hemen durdursunlar.Çünkü yalnızlık zindanlarında gardiyanım sanki.Hayallerimin en tatlısı geri dönsün.Öğrenmek bazen acıda verirmiş, mesela arkın hocanın bitmez dediğin nutukları, bitti, kesilmez sandığım “haydi sınıflara” sesi kesildi.Yav zaten biz değimliydik o okulu okul yapan, tamam işte geri dönelim. Bakın söz bir daha Derya’yı kızdırıp sıranın üzerinde davul çalmayacağım, bir daha ne Sultan’ı, ne Şahsenem’i nede Çiğdem’i, pardon Gülşah’ı sinir etmem.Bir dahaki sefere derslerime de çakışırım, inan ki Eren’le fazla konuşmayız derste.Fikret’le Derya’nın arasına da girmem.Zaten Serpil lede konuşmuyoruz ne olur bari geri döneyim.Hiç birimiz, senin işine yaramayız,çünkü hiçbirimiz büyümeyi istemiyoruz ki.Biz hep zillere basıp kaçacağız,hep okula gidip,hep harçlık alıp hep eğleneceğiz.Büyümek yok,işe girmek,askere gitmek,evlenmek; sana, zamana köle olmak yok.Piknikler bitmesin,ziller hiç susmasın.Biraz delikanlı isen yaparsın bunu.
Bak ben söylüyorum ama sen kulağını tıkama sakın. Zaman yap bir babalık.