Bizim ne güzel köylerimiz vardı 5 yıldızlı otellere tercih ettiğimiz. Telefon alarmları yerine horoz sesleriyle uyandığımız. Salatalık kokan salatalıkları dalından koparıp tuzlaya tuzlaya yediğimiz. Gerçi ben bunları kime ve neden anlatıyorum ki. Bizler tatilin tanımını 'daha fazla yorulmak' yapanlar değil miyiz?
Daha 'Mart' ayında başlar tatil beldelerindeki otellerde rezervasyon yaptırılmaya. Neden 'Mart' ayından başlanır? Çünkü erken rezervasyon yaparsan '100 TL' daha az ödersin. Hayaller Nisan'da kurulur. Deniz, kum, oteller vb. Sağa dönersin, sola dönersin hop Temmuz ayı gelmiştir. Yorgunsundur, dinlenmek istersin. Depoyu doldurur, gazı köklersin saatler sonra bir tabela; 'ANTALYA'. Otele yerleşirsin, havuza girersin. Ertesi gün şezlong kapmaya gidersin sabahın yedisinde. Ya hu sen çalışırken yedide kalkmıyordun ki. Velhasıl bizler dinlenmek yerine daha fazla' yorulmak' için tatile çıkarız. Neden mi? 'Ee Hakanlar her yaz Bodrum'a gidiyor(?)
Bir şarkı vardı sözleri aklıma geldi şimdi:
Orda bir köy var, uzakta
O köy bizim köyümüzdür.
Gezmesek de, tozmasak da
O köy bizim köyümüzdür
Evet uzaklarda bir köy var unuttuğumuz. Daha doğrusu fazlaca yıldızı olan otellere tercih ettiğimiz. Hep şikayet ederiz motor kokusundan, kirlenmiş denizden ama nedense uzun zamandır tatil tercihlerimiz arasında yer almaz 'unuttuğumuz', adını anmadığımız köylerimiz. Uzmanlar ne diyor? 'Çocuklara ağacın büyümesini, meyve vermesini seyrettirin.' Biz ne yapıyoruz ağaçsızlıktan şikayet ediyoruz. Oysa kafamızı kaldırsak her yıl torun torba bekleyen büyüklerimizi ziyaret edip çocuklarımıza kendi ellerimizler bozduğumuz doğallıkları göstersek fena mı olur. Ee fena olur galiba. Köyde divanda yatıyorsun. Tezek kokularını parfüm ediyorsun kendine. Sahi horoz sesi duymayalı kaç yıl oldu?
Amma da gevezeyim ve boş lakırdı yapıyorum. Neyse sizlere hayırlı yolculuklar 'Tatil köylerinizde' Ben de ufak bir ilçe de geçireceğim tatilimi babmlarla, dedemlerle. Ha bu arada özlediğiniz temiz havayı da kavanozlarda getireceğim size!
