Yolculuk

Bir yolculuğa başlıyorum. Kim yolcu? Yolcu kim? Belli değil. Hanlar yok, kervansaraylar yok.At arabaları yok, yağmurda tahta tekerlekleri kayan.

yazı resim

Zorunlu bir şey mi seni sevmek, bu dönüşü olmayan yolculuk…

Burada oturup öylece beklemek.
Hiçbirşey yapmadan diyemem, koskacaman bir şey var yaptığım.
Elimde, bir kara kalem suskunluğumu alıp oturuyorum, tahta masanın başına.
Düşlerimden seni çıkarıyorum, hüzün kalıyor bir tek geride, senden.
Onunda birazını salıveriyorum aralık pencereden.
Bembeyaz kağıdımdan başımı kaldırdığımda seni görüyorum; karşımdaki, yaldızları çıkmış, bir köşesi çatlak, yeşilimsi aynada …

Neden solgun yüzün?
Bu sabah her zamankinden fazla takmışsın siyah bereni başına.

1- Yüzün: Benim için güzel.
Başkalarına parmak ısırtan yeteneklerini yansıtan, sadece sana özgü. Şu yavaş yavaş yüzüne vuran, tokatsa, sanma ki meltem-i bahar

2- Bahar: Kuşlar ötüyor, sarı beyaz çiçeklerin kokusu yüzümde… Buyrun buyrun siz yürüyün bu dikenli yollarda, aşk büyüdükçe, büyür benim gözümde.
Yoksa sende mi istemiyorsun, zavallı (bir) aşkı ?

3- Soru işareti: Her an her yerde karşılaştığım; kokun!
Burada parantez açıyorum. Kokun vardı, yalnız sen yoktun!

Bir yolculuğa başlıyorum.
Kim yolcu?
Yolcu kim? Belli değil.
Hanlar yok, kervansaraylar yok.
At arabaları yok, yağmurda tahta tekerlekleri kayan.

Yol var.
Sürekli bu yolcu var gidip geldiğim.
Gide gele, yolunu da yolcusunu da silip geçtiğim.

YOLCULUK

11.04.2001

Başa Dön