Yol - Culuk Oyunu - 5

aslında gündüz ruhları içinden sökmeye çalıştığı..

yazı resim

her defasında biraz daha yaklaşan, sadece ruhları susturan gece..

devam ediyor
yolları kendi içinde kaybetmeye ve devam ediyor
kendini yaratmaya –sorgulamaya-
gecenin en kahve kokan koyuluğunda
serbest bırakabilmek için kendini –ellerini-
-gece çöktüğünde yüzeye vuran elleri karanlığa bulaşmış ama
içinde binbir renkten yol-culuklar taşıyan kendin’i..-
duruyor tam ortalık yerinde gölgelerin..
bağırıyor..
bağırıyor ve bağırıyor..
aslında gündüz ruhları içinden sökmeye çalıştığı..

“gece..
ve soğuk ve ışık ve mavi..”

“yolları geceye vurdun..
uykularınla boyadın sana ait olmayan gündüzleri..
kelimelerce anlam yüklediler ellerinde gezinen kuytulara..
anlamadın..
neden anlayasın..??

her geçen ruhun bir renk bırakması gözbebeklerine..
her hayatın görmek istediğine boyaması seni.
oysa işte…
sen,
senin için..
(sende bitsin)

göster hadi içini..
göster! kaldır renklerle sakladığın ruhunun gölgesini..
en soğuk geceye soyun şimdi
en buz kokan kendini.

göster içinin aslında nasıl da renk-siz-lik-lerle dolu olduğunu..
-ve aslında anlat renksizliklerdir doğuran bildiğin bütün renkleri..ve hatta hiç bilmediklerini-

şeffaf ve yok(t)sun sen.

içinden geçip giden onca ruha rağmen
şeffaf ve suskun.
ve aslında yoktun –yoksun- sen.
ve aslında sen, sandığından farklı bir girdapta sonsuzu soluyorsun.
yoksun.
kaçtın ve saklandın.
tahtadan oyduğun turuncu balıklarınla oyunlar kuruyorsun.
korkuyorsun.
saklanman bundan..

olduğuna inandılar.
orda öylece durduğuna ve varolduğuna –kutsanışına-
onlarla nefes aldığına..
onların ellerinde uykular kurduğuna..
ama işte…
artık biliyorlar (mı gerçekten..?!) olmadığını..göremiyorlar artık senin anlamlarını..

içinden geçip arkanda sakladıklarını görmeyi umdular oysa..
içine girip yeni düğümler bulmayı..
sadece kendilerini saklayabilecek bir günah örmeyi..

orda olduğunu sandılar..
gerçek ve renklerle büyüdüğüne kandılar.
hikayeden hikayeye, andan zamana..
“sen” olandan ötekine..

sessizlikten sesler çaldın soluksuzca
derin denizin içinde çalkalandın sınırlı sonlarda
ve aslında,
-kendin olan sen, deniz olanın içinde sakladığı bir zamansızlıktın-
onlara kendini anlattın!>

Başa Dön