YOL
Sakıt olur yolcu bir kez yola düşünce,
Korkunun yürekleri kemiren gölgeleri
Kundak gibi sarmalar yolcunun benliğini
Varlık haritasını sabırla çizer bir yol
Her adımda sayfadan bir yaprak aşındırır
Çünkü zaman bir şeyler kaybeder varlığından
Törpüsünde yontulur hayaller hakikatin
Günü müjdelemeyen kısır karanlıkların
Yolculuk sürecinde kendidir Azrail’i
Baş’la Son arasında büyüyen kısır döngü
Bir şafak vakti yine kendisini doğurur
Tabutun ustası o, sırtlayan omuz onun
Gömüldüğü çukuru kendi kazar müdavim
Boynundaki ilmeği bağlayan kendisidir
Beşiğini sallayan bebek kendidir yolun
Yolculuk elbisesi bürüyünce yolcuyu
Heybesine kederden fazlası dolmaz yolun
Aşındırır sabırla direniş oluğunu
Akar mütemadiyen geceleyin gündüzün
Mukaddestir yolcunun ereğinden sızan düş
Yolcuya koyulduğu yoldan bulaşan hüzün
]